İZSİAD-İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ZİRVESİ AÇILIŞI
17 Ekim 2014
Değerli Katılımcılar,
Kıymetli Basın Mensupları,
Sizleri şahsım ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün İZSİAD, “İş İşten Geçmeden” sloganıyla çok önemli bir organizasyona evsahipliği yapmaktadır. Sayın Başkan nezdinde emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.
İş Sağlığı ve Güvenliği konusu, özellikle son yıllarda ne yazık ki ülkemizin en üzücü gündemlerinden biri olarak ilk sırada yer almaktadır.
Ülkemizde pek çok farklı yasal düzenlemeye rağmen iş sağlığı ve güvencesinin tam olarak temin edilebilmesi hususunda istenilen düzeye erişilemediğini acı bir şekilde yaşayarak görüyoruz.
Soma’daki maden ve İstanbul’daki asansör faciaları büyük çaptaki en son ve somut kanıtlarıdır.
Benden önceki değerli konuşmacılarımız, çok önemli konulara değindi. 10. sırada olunca tekrarlama riski ile de karşı karşıya kalınıyor. Sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak, mümkün olduğu kadar da ayrıştırarak, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ülkemizdeki istatistikler, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yaklaşımlarımızda değişiklik yapmayı zorunlu kılmaktadır. Zira, sadece Eylül ayında 143 ölümlü iş kazası meydana geliyor ve bunun %34’ü tek bir sektöre aittir.
Yaşanan kazaların insani boyutu ve sosyolojik yönü kadar ekonomik maliyeti de oldukça ağır bir yüktür. Zira, ILO tarafından yapılan açıklamalara göre, işyerlerindeki ölüm ve yaralanmalar ile mesleki hastalıklara bağlı olarak gerçekleşen kayıp, dünya GSMH’nın %4’ü gibi yüksek bir orandadır. Bu kayıp, hepimizin cebinden çıkan bir kayıptır.
AB çıpasının önemi, bu hususta da karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi Avrupa Birliği; çalışanların sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışarak iş kalitesinin arttırılmasını hedeflemekte ve standartlarını buna göre uygulamaktadır. O nedenle yeri gelmişken altını çizmek isterim ki, mutlaka ama mutlaka AB çıpasını Türkiye kendi faydası yönünde maksimum seviyede kullanmak zorundadır.
Avrupa Birliği tarafından yapılan çalışmalarda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin maliyetler; verimlilik, sağlık, yaşam kalitesi, yönetimsel ve sigorta maliyetleri şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Türkiye’de ise alınan önlemler, maliyeti artırıcı bir unsur olarak görüldüğü sürece bu sorunu aşmamız çok zordur.
Yasal mevzuat; iş yerinde oluşabilecek iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemekle ve bütün risklere karşı gerekli önlemleri almakla işvereni sorumlu tutmuştur. Bununla birlikte çalışanların da öngörülen önlemlerle ilgili olarak usul ve şartlara uymaları gerekmektedir. Ne yazık ki, ülkemizde işveren sorumluluğunu yerine getirmediği gibi, zaman zaman çalışan da usulleri görmezden gelebilmektedir.
“6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu”nun açık kalan tarafları, her ölümlü kazada daha net gözlenmektedir. Kanun, iş kazalarının %98’ini, mesleki hastalıkların ise %100’ünü önleme amaçlı hazırlanmıştır. Oranlar oldukça iddialı, sonuçlar da oldukça kabul edilemez boyuttadır.
Özet olarak; veriler ve yaşanılanlar ülkemizin az gelişmiş ülkeler seviyesinde olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda iş kazaları ve mesleki hastalıkların önlenmesi bir gereklilik değil, zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dünyada, işe bağlı ölümlerin yaklaşık %80’i meslek hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde ise, meslek hastalıkları sayısına ilişkin sağlıklı rakamlar olmadığı gibi, sadece 3 adet meslek hastalıkları hastanemiz olması da başka bir eksik tarafımızdır.
O nedenle Devlet, denetimlerde gereken hassasiyeti göstermeli ve dünya standartlarında çalışma koşullarının uygunluğunu kontrol etmelidir. Ama işveren olarak bizler de, üstümüze düşeni yapmalıyız.
ILO’yu imzalayan devletlere baktığımızda aklımıza hep şu geliyor. Bir Zambiya bir Zimbabve ILO’yu imzalarken, 17. büyük ekonomi olan Türkiye, bu sorumluluğu almamaktadır. Ne yazık ki, sonuçlarına da hep birlikte katlanıyoruz.
O nedenle istiyor ve diliyoruz ki, yaşamaktan sonsuz mutluluk duyduğumuz, geçmişinden gurur, geleceğinden de herşeye rağmen umut beslediğimiz güzel ülkemizde artık ucuz ölümler yaşanmasın. Hiç kimse işe giderken eşiyle helalleşmek zorunda hissetmesin. Çünkü, hiçbir şey insan hayatından daha önemli olamaz.
İş işten geçmeden artık bu gerçeği kavrayıp gereğini yapabilmek ümidiyle, kazasız belasız günler dileyerek, saygılarımı sunuyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı