EGE EKONOMİK FORUMU/ 3. OTURUM
Değerli Katılımcılar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoşgeldiniz.
Öncelikle, böylesine kapsamlı bir organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor, İzmir’in ev sahipliğini çok önemsiyorum. 2 gün boyunca sürecek toplantılardan, Dünyanın en güzel coğrafyasına sahip Bölgemiz adına önemli çıktılar elde edilmesini ümit ediyorum.
Süremiz sınırlı ve anlatacaklarımız çok olduğu için hızlıca konuya girmek isterim.
Küresel ekonominin bir parçası olarak, dünyanın gündemini doğru okumadan, eksiklerimizi bilmeden kendimizi geleceğe hazırlayamayız. O nedenle, geleceği şekillendirecek olan 5 ana gündeme bakarak başlayalım.
1. Sanayi 4.0 ile AKILLI ÜRETİM, AKILLI FABRİKALAR
2. Kıt kaynakların tükenecek olması ile YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI
3. Küresel Isınma ve kullanım kaynaklı azalan tarım alanları ile ORGANİK TARIM
4. Yaşlanan nüfus, azalan doğurganlık ile SAĞLIK SEKTÖRÜ
5. Yerelde kalkınma doğrultusunda YENİ NESİL ŞEHİRLER/BÖLGELER öne çıkmaktadır.
Bu 5 madde, çok önemsenmesi gerektiğine inandığım YERELDE KALKINMA modeli için nereden başlanması gerektiğinin de rehberi niteliğindedir.
İşte bu nedenle, konuşma ve sunumun içeriği de bu yönde olacak.
Bölgenin genel yapısına baktığımızda; aslında dünya gündemindeki başlıkların bize ne kadar tanıdık geldiğini de görebiliriz. Çünkü;
1. Bölgemiz sosyo-ekonomik gelişmişlikte ilk sırada
2. Çok sektörlü bir yapıya sahip
3. Cari açığı azaltan, döviz kazandıran sektörleri var
4. Yenilenebilir enerjide yüksek potansiyeli var
5. Tarıma dayalı sanayileşme mevcut
6. Organik tarım potansiyeli
7. Avrupa pazarına kolay ulaşım imkanı
8. Deniz, sağlık ve kültürel turizm diye artırabiliriz maddeleri.
Bu avantajlarımızın acaba ne kadar farkındayız ve bunun için ne yapıyoruz?
Bu noktada, Bölgemiz potansiyelinde ÖNE ÇIKAN 5 SEKTÖR var;
Bilgi ve iletişim teknolojileri, sağlık biyoteknolojisi, akıllı/teknik tekstil, yenilenebilir enerji ve makine sanayi. Sanayi 4.0 sürecinde istediğimiz ivmeyi sağlayacak niteliktedir. Enerji ve tarım ayrı oturumların konusu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; SANAYİ 4.0 konusunu misyon edindik üyelerimizin farkındalığını artırmak için de konu sürekli gündemimizde. Ana üreticiden, yan sanayiye, tarımdan sağlığa kadar tüm sektörlerde belki çok keskin olacak ama yıkıcı etkiye sahip bir dönüşüm ile karşı karşıyayız.
Geçmiş sanayi devrimlerinden farkı; teknolojideki ilerleme, dijitalleşmedeki hız doğru kullanılırsa aradaki açığın kapanabileceğidir. Çünkü potansiyelimiz var ama altyapımız yok. İşte bu noktada Bölge kalkınmasında, sanayileşmesinde Sanayi 4.0’ın gereklerini göz ardı edemeyiz. Başta eğitim ile aradaki farkın kapatılması, dijitalleşmedeki hızın artırılması gerektiğini savunuyoruz.
Zira, üyelerimize yönelik yapmış olduğumuz “Sanayi 4.0 Eğilim Anketi”nde Sanayi 4.0’ın %89,4 oranında fırsat olarak görülmesine rağmen, yüksek maliyeti nedeniyle dijitalleşmede yetersiz kalındığını gördük.
Değişimi, dönüşümü zamanında gerçekleştiremediğimiz için de, şirket ömürlerimiz dünya ortalamasının altında ve daha da önemlisi marka yaratamıyoruz.
Sanayi 4.0’ın olmazsa olmazı, sürdürülebilir refahın temeli ileri teknolojili üretim diyoruz ama acaba BÖLGEMİZ NE KADAR İNOVATİF?
88 Ar-ge merkezi, 10 Teknoloji Geliştirme Bölgesi, 15 Üniversite, İSO 500’de 83 firma, İzmir ülke genlinde net beyin göçünde ilk sırada ama patent ve marka tescilinde diğer bölgelerin oldukça gerisinde kalan bir performans. Bölgemiz Patent tescilinde %7, marka tescilinde %12 pay alırken Marmara’nın %60’lar seviyesi daha hızlı yol almamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Yapılan bir çalışmada Türkiye bir patent için; Çin, Amerika, Kore, Almanya ve hatta Polonya’dan bile daha çok harcama yapıyor. Yani Patente ulaşma yolunda hem çok zaman hem de maddi kaynak harcıyoruz. Yani verimsiz çalışıyoruz. Bu bilgiyi ekledim ki, Üniversitelerimizi daha aktif kullanarak Bölgemiz için bu yanlıştan dönebilelim.
Bölgeye beyin göçü devam ederken, NÜFUSUN üçte birinin de sanayide çalışması, yüksek katma değerli üretim yolunda önemli bir avantajdır ve doğru değerlendirilmesi gereken bir başka husustur. (Bölgemiz nüfus yapısına baktığımızda ülke nüfusunun %13’ü Ege’de olup, nüfusun da %28’i sanayide çalışmaktadır.)
49 Organize Sanayi Bölgesi ile sanayi işletmeleri sayısı açısından da %13 ile İç Anadolu’dan sonra gelmektedir.
Sanayi işletmeleri ve OSB’lerin sayısından ziyade niteliğine bakmanın ve geleceğe bizi taşıyacak olan yapıda olmalarını önemsememiz gerektiği inancındayım. Bu noktada da, yeni nesil OSB’lerin altını çizmek isterim.
Bölgesel GAYRİSAFİ YURTİÇİ HASILA dağılımında Ege %13 ile 3. sırada olup, yaratılan katma değerde sanayinin payı %13,6, tarımın %20,5’tur.
Bir diğer önemsememiz gereken husus, Bölgemizin DIŞ TİCARET FAZLASI vermesidir. 2023 hedefleri açısından istenen bu avantaj, çok iyi değerlendirilmelidir.
Zira, İHRACATTA ÖNE ÇIKAN SEKTÖRLERE il bazında baktığımızda; cari açığa katkı koyan sektörlerle benzerlik göstermektedir.
Diğer yandan, Ekonomi Bakanlığımızın GİTES adı ile ithalat bağımlılığının azaltılmasına yönelik yoğunlaştığı sektörler, bugün Bölgemizin de güçlü olduğu sektörlerdir ve net ihracatçı olmasında en büyük etkendir.
Bölge böylesine güçlü avantajlara sahip iken, YATIRIMLAR açısından durum nedir diye baktığımızda; yabancı sermayeli firma açısından ülke genelinden aldığı pay, bölgede bir gerileme olduğunu göstermektedir. Şunun da altını çizmek isterim ki, imalat sanayinde yabancı sermayeli firmaların %18,5’i İzmir’de olup, bu sıralamada İzmir yıllardır 1. Yani İzmir, doğrudan yatırımlarda ülke genelinde yabancı sermaye kültürü en gelişmiş ildir. Her 5 yatırımdan biri imalata yönelmektedir. İzmir ayrıca net beyin göçünde de 1.
Yatırım teşvik sisteminde dezavantajlı bölgelerimizin dahi 5. Bölge teşviklerinden faydalandığı sektörlerin potansiyeli önemli bir fırsattır. Yabancı yatırımları bu alanlara çekebilirsek arzu ettiğimiz ivmeyi yakalayabiliriz.
Peki, tüm bunlar ne ifade ediyor? Bölgenin KALKINMA STRATEJİSİ için ne söyleyebiliriz? Bölgenin ekonomik yapısına, avantajları ve dezavantajlarına ilişkin çok hızlı ve özet bir tablo çizmeye çalıştım. Burada bir noktaya varmalıyız ki, bugün konuştuklarımızın bir anlamı olsun.
Odaklanmamız gereken hususun geleceği şekillendirecek 5 konu etrafında şu olduğunu düşüyorum. Bugün Bölgenin lokomotifi olan İzmir başta olmak üzere Manisa, Denizli ve diğer illerimizle güçlü yanlarımızı birleştirmek zorundayız. Çünkü, DÜNYA FARKLI BİR YÖNE İLERLEMEKTE VE KURULAN YENİ ŞEHİRLERLE YENİ DÜNYA DÜZENİ KARŞILANMAYA ÇALIŞILMAKTADIR. Özellikle, Çin bu konuda ciddi atağa geçmiş durumda. Bölgemizin potansiyelini dikkate alarak, güçlü sektörlerini gözeterek, Çin Xiongen akıllı şehir Modeli şeklinde yeni oluşumlara gitmeliyiz.
Bölgenin merkezinde Liman’dan çok uzaklaşmadan tüm illerle bağlantısı olan YENİ NESİL ŞEHİR, YENİ NESİL OSB’LER kurarak, Sanayi 4.0’ın gerektirdiği orta ve ileri teknolojili sektörlerde ağırlıklı bir yapılanma temel alınmalıdır.
Toparlamak gerekirse, Bölgemizin kalkınması için;
1. İleri teknolojiye dayalı sektörlerde yoğunlaşması
2. Yenilenebilir enerjide özellikle de rüzgar enerjisi ve ekipmanları üretiminde üs olması
3. Organik tarımda markalaşması
4. Yeni Nesil OSB’lerin ve Şehirlerin kurulması (Çin örneği)
5. Çandarlı Limanı, otoyol ve demiryolu projeleri gibi altyapı yatırımlarının hızla tamamlanması
6. Bölge illerinin limana bağlantısının yapılması
7. Ar-Ge, marka ve patent yetersizliğine öncelik verilmesi
8. Beyin göçünün verimli kullanılması
9. İlçe bazlı teşviklerin temel alınması
10. Serbest Şehir statüsünün değerlendirilmesi, sağlık serbest bölgeleri ile "sağlık biyoteknolojisi"nde güç kazanılması
11. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ile Türkiye’nin "Silikon Vadisi" olma fırsatını yakalaması
Bölgemizin bu doğrultuda desteklenerek, ülke ekonomisinin itici gücü olması sağlanabilir. Çünkü, Bölgenin ruhu bu değişime, iş dünyası da bu isteğe ve güce sahiptir.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı