24.01.2023 İZMİR İŞ DÜNYASI TOPLANTISI (T.C. HAZİNE VE MALİYE BAKANI SN. DR. NUREDDİN NEBATİ'NİN KATILIMLARIYLA)

Sayın Bakanım,

Sayın Valim,

Değerli Milletvekillerimiz,

Sayın Başkanlar,

Saygıdeğer Konuklar,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

 

Sayın Bakanım,

İzmir’de sizleri ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. Vakit ayırdığınız için teşekkürlerimizi arz ederim.

 

Sayın Bakanım,

Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, yıllardır her platformda vurguladığımız ve küresel ekonominin geldiği noktada bizleri haklı çıkaran, “ÜRETİM YOKSA, KALKINMAK HAYALDİR” diyerek, başlamak istiyorum.

Çünkü, pandemi öncesinde tanık olduğumuz ticaret savaşları, pandemi ile birlikte güçlenerek dünyada yeni bir değişim ve dönüşümü başlatmıştır. Ve dönüşümün temelinde “kendi kendine yetebilmek” yani “üretim” yer almaktadır.

Böyle bir süreçte; %99’u KOBİ olan bir yapıda, ihracatımızın %30’unu gerçekleştiren KOBİ’lerimiz, yeni düzene nasıl uyum sağlayacak? İşte bu noktada öncelikli talebimiz, rakiplerimizle eşit şartlarda rekabet edebilmemize engel olan güncel konuların çözümünün hızlandırılması ve bir DÖNÜŞÜM STRATEJİSİ kurgulanmasıdır.

İhtiyaç duyduğumuz “Yeni bir yatırım, üretim ve büyüme modelinin” odağını, BİLGİ BAZLI SANAYİ oluşturmalıdır. Bunu da katma değerli yerli üretimle başarabiliriz. Peki ama nasıl? Ar-ge merkezleri özelinde bir örnek vermek istiyorum.

Ülkemizde 2008’de kurulan Ar-Ge merkezi sayısı 20 iken, bugün 1.254’e yükseldi. Ancak, kg başına ihracat fiyatı 1,63’lerden 1,26 dolara geriledi. Ve küresel ticaretten aldığımız pay sadece %1 olup, kişi başı milli gelirimiz 9.587 dolardır.

Hep örnek gösterilen Güney Kore’nin küresel ticaretteki payı 1970’lerde binde 38 iken günümüzde %3’e ve kg başına ihracat birim fiyatı, ortalama 3 dolara yükseldi. Kişi başı milli gelir ise G.Kore’de 35 bin dolardır. Yani, bilgi bazlı sanayi noktasında eksiklerimiz çok ve bunları tamamlamadan da ilerlememiz zor. Bu açığımızı ancak, üretim ve eğitim 4.0 entegresyonu ile kapatabiliriz.

Bir diğer konu da, üretiyoruz ancak, TİCARETİ KİMİNLE YAPACAĞIZ? Çünkü, ticaret savaşları ile birlikte kutuplaşma arttı. Küreselleşme yerini korumacılık ve bölgesel anlaşmalara bıraktı.

 

Dünya adeta 3 blok halinde. ABD, Avrupa ve Uzakdoğu kendi kurduğu bölgesel anlaşmalarla ticaretini artırmayı hedeflemektedir. Biz anlaşmaların dışındayız. O nedenle, ihracatımızın neredeyse yarısını yaptığımız AB ile Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi görüşmeleri hızlandırılmalıdır.

Dünya ticaretinin %80’ini elinde tutan on ülke var ve bizim hem bu ülkelerle olan ticaretimizi artırmamız, hem de bulundukları ticari birlikteliklerin, anlaşmaların içinde yer almamız lehimize bir adım olacaktır.

Bununla birlikte, ticarette söz sahibi olan ülkelerin daha çok rezerv tutarak, dalgalanmalardan daha az etkilendiğinin de altını çizmek isterim.

 

Sayın Bakanım,

Öncelikli çözüm bekleyen konularımızdan biri YÜKSEK ENFLASYONDUR. Bugün küresel ekonominin de ana gündemi enflasyonla mücadeledir. Ancak, biz oran olarak ayrışmaktayız. 2022 Üretici Fiyat Endeksi 12 aylık ortalaması %128 iken, TÜFE %72 gerçekleşti. ÜFE-TÜFE farkından dolayı, pazarda fiyatlar düşmemekte, enflasyona neden olmakta, öngörülebilir fiyatlama yapılamamaktadır. Vatandaş açısından da refah kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle, enflasyonu düşürmeye yönelik, kalıcı adımların hızlandırılması son derece önemlidir. Bununla birlikte, Kanuna göre uygun şartları oluşan enflasyon muhasebesine geçilmesi de beklentilerimiz arasındadır.

 

İş dünyamızın bir diğer ana konusu da FİNANSMANA ERİŞİMDİR. Son açıklanan 250 milyar TL’lik kredi paketi ve talebimiz olan EYT kredisi için çok teşekkür ediyoruz. Gelen talepler doğrultusunda yeterliliğini hep birlikte göreceğiz. Ancak, henüz bankalarca kredi açılmadığını da belirtmek isterim.

 

Uzun bir zamandır kredilerde karşımıza üç konu çıkmaktadır. Birincisi istediğin miktarda kredi temin edilememektedir. İkincisi alınan kredi faizi, politika faizinin çok üstünde ve maliyetli olmaktadır. Üçüncüsü de kredinin vadesidir.

 

Kredi/mevduat oranına baktığımızda; 3 sene önce %120’lerde iken, bugün %88’lere geriledi. Sonuçta da, özsermayesi yetersiz, teşvik kapsamında yatırımı olmayan ve ihracat yapamayan firmaların krediye ulaşmasındaki zorluklar, çarkların dönmesini güçleştirmektedir.

 

Kredi kullanımındaki sınırlayıcı düzenlemeler ve mevzuat değişikliklerinden dolayı, ticari kredilere ulaşım her geçen gün zorlaşmaktadır. Şöyle ki;

  • Yurtdışı bankalara 50 bin doların üzerinde yapılan transferlerde, bankalara getirilen yükümlülük, firmaların işlerini geciktiriyor. Benzer şekilde, kredi karşılığında istenen fatura kontrol yükümlülüğü de firmaların işlemlerini uzatıyor.
  • İhracat taahhüdü yoksa kredi verilmek istenmiyor. Yatırım kredilerinde yeterli kaynak olmadığı için 5 yıllık dolar kredisine %12-13 gibi çok yüksek faiz isteniyor.
  • Merkez Bankası tarafından sürekli olarak yapılan değişiklikler, özellikle maliyet açısından bankaları zorlarken, bankalar da ticari kredi vermekte isteksiz davranıyor.
  • Örneğin, Merkez Bankası bankalarda toplam mevduatın %60’ın altında TL olması halinde komisyon ücretini %17’ye artırınca, bu da mevduat faizlerini %27’lere çıkarttı.
  • İBKB’ye veya DAB’a bağlanan ihracat bedellerinin en az %40’ının ilgili bankaya satılması zorunluluğu gibi uygulamalar da uluslararası ticarette ödeme aracı döviz olan ihracatçımızı oldukça zorlamaktadır.

İş dünyasına olumsuz yansıyan bu uygulamalar sürdürülebilir değildir.


Beklentimiz, reel sektörün kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır. Aksi halde, ekonomi yönetiminin iç talebi canlandırmaya yönelik olarak attığı adımlar, yerli üretimi değil, ithalatı besleyecektir.

 

Krediler kadar önemli bir konu da REEL KURLARIN DÜZEYİDİR. TL’nin döviz karşısında aşırı değerlenmesi de, eksik değerlenmesi de sanayimize ve ekonomimize zarar vermektedir.

Bu nedenle, para ve kur politikalarımızın TL’nin değerini; ihracatı veya ithalatı yapay/geçici olarak artırmasına neden olmayacak düzeyde yani gerçekçi değerde tutması gerekmektedir. Dolar/TL Eylül ayında 18.28, Aralıkta 18,64 iken Ekim-Aralık döneminde TÜFE ortalama %2,67’dir. Aylardır devam eden Dolar üzerindeki baskı, ihracatçıları zor durumda bırakmaktadır. 4 aylık oluşan enflasyon artışı hesabına göre; Dolar kurunun 20-21 TL civarında olması gerekmektedir.

 

Diğer yandan, üretim ve ihracatın sürdürülebilirliği ve küresel pazarlarda rekabet edebilmek açısından doğrudan üretimde kullanılan ELEKTRİK, DOĞALGAZ VE MOTORİN üzerindeki vergilerin makul düzeylere çekilmesi gerektiği de bir diğer beklentimizdir.

 

Sayın Bakanım,

Kamuya iş yapan firmaların kamu alacaklarında ödeme süreleri oldukça uzamıştır. Birikmiş alacakları da malumlarınız. Ödemelerin acilen yapılması piyasadaki nakit akışının yönetilmesine katkı sağlayacaktır.

 

Yabancı sermaye yatırımlarının ülkemize yeniden gelmesini birçok açıdan çok önemsiyoruz. Bunun için de, temel kriter olarak öncelikli baktıkları hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile kurumların bağımsızlığının sağlanması da son derece önemlidir.

 

Sayın Bakanım,

Sözün özü; sanayimiz geliştiği, büyüdüğü, ihracat yapabildiği sürece bölgemizin, ülkemizin refah seviyesi artar. İstihdam kapasitesi büyür. Biliyoruz ki, her kriz ortamının yarattığı bir de fırsatlar zinciri vardır. Bizim sanayicimiz, Pandemide krizi fırsata çevirerek çok başarılı bir performans sergilemişti.

 

Bugün ise, küresel ekonomi hiç olmadığı kadar kaos ve belirsizliğin içinde. Bu süreçte Çin’in yaşadığı sorunların devam etmesi ve Çin’e olan tepki, ülkemizi alternatif üretim merkezine dönüştürme fırsatı yaratıyor. İşte bu süreçte, bizim atacağımız adımlar stratejik önem taşımaktadır. Paylaştığım konu başlıklarının bu kapsamda değerlendirilmesini, gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcıların ekonomide güven ve öngörülebilirlik aradığını da dikkatlerinize arz ederim.

 

S&P’un 2023 için rapor başlığı "Kolay Çıkış Yolu Yok." Evet, farkındayız.

Ancak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında birlikte, tek vücut bir şekilde küresel ekonominin tüm güçlüklerini, akılcı politikalarla aşacağımıza, yeni bir heyecan ile ülkemizi hedeflenen seviyeye getireceğimize olan inancımla, konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

Başkana Ulaşın