Sayın Başkan,
Sayın İl ve İlçe Oda ve Borsa Başkanlarım,
Değerli Katılımcılar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Şahsım ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli Başkanlar,
Bugün de bizlerin fiziken buluşmasını engelleyen Covid-19, ne yazık ki tüm hızıyla etkisini sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar bu sürece alışmış olsak da, hem bulaş hem de ölüm oranları rehavete yer olmadığını bizlere göstermektedir.
Sayın Başkanlarımızla birlikte ortak akıl ve işbirliğini bu süreçte de devam ettirdik.
İZTO, Borsa ve Ege İhracatçı Birliği Başkanlarımız ile ortak bir yazıya imza atarak, İçişleri Bakanımıza, Sağlık Bakanımıza ve TOBB Başkanımıza “Aşı Kimliği Kartı” uygulamasına ilişkin önerilerimizi aktarmıştık.
Bakanlık tarafından yayınlanan Genelge ile 6 Eylül itibari ile aşı süreci tamamlanmayan çalışanlar için PCR testi yaptırılması zorunlu kılındı. Ve kamuya açık alanlar için de birçok kısıtlama getirildi. Toplum sağlığı için gerekli olan bu düzenlemede emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunuyorum.
Kış dönemine dair kötü senaryolar ardı ardına sıralanıyor. Hem özel yaşamlarımızda, hem de işyerlerimizde maksimum hassasiyeti göstermek zorundayız. Bahara kadar hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekle yükümlüyüz.
Gündemimizin ikinci ana konusu ekonomide yaşanan gelişmeler.
Pandemi ile birlikte dünya genelinde Komşudan Tedarik uygulaması ülkemiz için büyük bir avantaj olmuş, ihracatçılarımız bu anlamda ciddi talep almıştır. Almaya da devam etmektedir. Ancak, özellikle hammadde ve enerji maliyetleri ile yüksek enflasyon ve volatilitesi yüksek kur, öngörülebilirlik açısından da büyük bir risk teşkil etmeye devam etmektedir.
Öncelikli mesele olarak gördüğüm enflasyonu düşürmeden, enflasyonist beklentiler kırılmadan yapılacak her faiz indirimi yüksek kur, TL bazında yüksek ithalat maliyeti, artan maliyet enflasyonu zinciri olarak geri dönecektir.
Eylül itibariyle yıllık TÜFE enflasyonunun %19,58, Yi-ÜFE enflasyonunun ise %43,96 düzeyinde olması ve aradaki makasın 24 puan olması, sürdürülebilirlik açısından ciddi riskler taşımaktadır.
Bugün içerde yaşadığımız sorunlarla birlikte, Dünya genelinde ciddi enflasyon baskısı yaratan yüksek hammadde ile yüksek navlun ve konteynır fiyatları yanında, artan kurlar Türkiye’ye enflasyon ithal edilmesini de kaçınılmaz kılıyordu.
O nedenle, ekonomideki sorunları aşabilmemiz için para ve maliye politikalarının uyumlu hale getirilmesi ve her türlü israfın da önlenmesi şarttır. Piyasanın ihtiyaç duyduğu güven yeniden sağlanmalı ki, riskler aşılabilsin. Bakınız, ülke risk primimiz 420 ile ekonomisi en zayıf ülkeler arasındayız. Hem söylemlerle, hem de eylemlerle bu seviyeyi düşürmemiz gerekiyor.
Küresel ekonomide de OECD ülkeleri içinde en yüksek 2. büyüyen ülkeyiz. Ancak, yüksek oranlarda büyümeye devam ederken, yüksek işsizlik ve enflasyon, hızlı nüfus artışı ve çok sayıdaki sığınmacı ve genel olarak halkın dolar bazında fakirleşmesi gibi konularımız da, çözüm beklemektedir. Ayrıca, dünya genelinde giderek artan enerji sıkıntısı, üretimi kesintiye uğratırken, kış dönemi sanayi adına daha çetin geçecek gibi görünmektedir. Ürüne sağlıklı fiyatlandırmanın yapılamadığı, KOBİ’lerin beklediği nakit desteğinin sağlanamadığı ve finansman temininin çok pahalı olduğu bir süreçte üretimi cezalandıran her türlü adımdan uzak durulmalıdır.
Ve ülkemiz risk priminin 450’leri bulduğu bir dönemde “Türkiye’de yatırım yapmak risklidir” algısı ivedilikle düzeltilmelidir.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, hem ekonomik hem de çevresel anlamda sürdürülebilirlik konusunu her zaman gündemimizde tuttuk. Bu kapsamda, AB Yeşil Mutabakat Penceresi’nden günümüzün en acil çözüm bekleyen, eyleme geçilmesi gereken konusu Yeşil Sanayiye ilişkin bir rehber kitap hazırladık ve sizlere de gönderdik.
Bu kapsamda, Paris İklim Anlaşması’nın, TBMM’nde onaylanmasını memnuniyetle karşıladık. Bu konuda yolumuz çok uzun ve çetrefilli. Ancak, yaşanan doğal afetler de göstermektedir ki, gezegenimiz için başka da bir yol bulunmamaktadır.
Sayın Başkanlar,
OSB Kanun taslağına ilişkin de görüşlerimi paylaşmak isterim.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, elimizi taşın altına koyarak, OSB’lerimizin geliştirilmesi anlayışı içerisinde hareket ederken, OSB Kanun’unda yapılması düşünülen değişikler, neredeyse tam tersini savunmaktadır.
Oysa ki, sanayinin içindeki kişilerden oluşan OSB yönetimleri kısıtlı kaynak ve imkanlarla, sanayiye en hızlı ve en etkin şekilde kanun ve yönetmelikler çerçevesinde hizmet sunmaya çalışmaktadır. Bakanlık tarafından da her işlemi denetlenmektedir.
İçinde bulunduğumuz çağ, çevik olmayı gerektirirken OSB’lerin yönetim yapısını değiştirmek, sınırlı kaynaklarından pay aktarılmasını talep etmek gibi radikal değişimler, sadece OSB’lerimizi değil, pandemide başarılı bir performans gösteren sanayimizi de olumsuz etkileyecektir.
OSB kurucu ortağı olan bir Oda başkanı olarak, biz OSB’lerimizi nasıl doldururuz? Yeni nesil OSB’lerle yeni dünya düzenine nasıl adapte oluruz? Sanayicilerimizin OSB’lere yönelik taleplerine nasıl çözüm buluruz, rekabet güçlerini nasıl artırırız? diye gayret içerisinde iken, çağın ihtiyaçlarının dışında bir Taslak, bu kritik konjonktürde ülke ekonomimizde yeni kayıplara yol açacaktır.
Yani, bugünün önceliği ve ihtiyacı ekonomiye katkı sağlayan OSB’lerin düzenini bozan bir taslaktan ziyade, üretimin karşı karşıya kaldığı konuların çözümü ve söz konusu OSB’lere yeni yatırım çekmek için atılması gereken adımlardır.
Son olarak da; Resmi Gazete'de kararı yayınlanan, ESBAŞ liderliğinde ayrı bir kurumsal yapı olarak kurulacak ve Bergama'da faaliyet gösterecek olan Batı Anadolu Serbest Bölgesi, İzmir ve ülke ekonomisine önemli katkılar sunacaktır. Bölgemiz için hayırlı olsun diyerek, konuşmamı burada tamamlamak istiyorum.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı