EKONOMİ DEĞERLENDİRME TOPLANTISI-16 Eylül 2014
Sayın Bakanım,
Sayın Bakan Yardımcım,
Sayın Valim,
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım,
Çok Değerli Başkanlar, Meclis üyelerimiz,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Sizleri şahsım ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.
Sayın Bakanımızın, hem İhracatçılar Birliği Başkanlığı yapmış olması, hem sanayici kimliği, hem de hemşerimiz olmasından dolayı kendimizi hep şanslı addediyor, Mart ayından sonra Odamıza ikinci kez teşriflerinden dolayı da teşekkürlerimizi sunuyorum.
Sayın Bakanım,
62. Hükümetin Ekonomi Bakanı olarak yeniden göreve seçilmiş olmanızdan dolayı önce mutluluğumuzu, sonra da tebriklerimizi arz ederim.
Sayın Bakan Yardımcımız Adnan Yıldırım’a da emeklerinden ötürü teşekkür edemeden geçemeyeceğim.
Sayın Bakanım,
Geçmiş yıllarda yaz dönemleri daha sakin geçer, kışa ait planlarımızı o sakinlik içinde önümüzü görerek yapmaya çalışırdık. Ancak, gerek küresel, gerekse de ulusal konjonktür özellikle son 2 yıldır buna müsaade etmiyor.
Ekonomideki çalkantıların gölgesinde siyasi ve toplumsal olaylar gündemi şekillendirmekte, piyasalar için en büyük risk olan belirsizliği tetiklemektedir.
Özellikle de reel sektör olarak, bu sürecin çok iyi yönetilmesi gerektiği inancındayız.
2015 seçimlerini de dikkate aldığımızda, ekonominin arka planda kalmaması en büyük temennimizdir.
Çünkü; bir yanda FED’in faiz artırımı, bir yanda Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu kaosu ve İŞİD terörü, diğer yanda kırılganlıklarımız mevcut. Sabah toplantısına katıldığımız ABD-AB Transatlantik anlaşması geleceğimizi şimdiden tehdit etmektedir. 2010 tarihinde bir basın toplantısı ile Serbest Ticaret Anlaşmalarının ne kadar önemli olduğunun ve bize sonuçlarını rakamlarla ortaya koymuştum. O günden bu yana her platformda da vurgulamaya, farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Bugün geldiğimiz nokta en ciddi olanıdır.
O nedenle süreç kritik. O nedenle bu sürecin iyi yönetilmesinin altını çiziyoruz. O nedenle de Allah yardımcınız ve yardımcımız olsun diyorum.
İthalatla büyüyen Türkiye’nin ihracatla sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmesi için kuşkusuz katılımcılık anlayışlı çözüm odaklı ihracat politikalarının izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Zira ihracatımızdaki ilk 10 büyük ülkenin büyümesinde artış yaşanırken, firmalarımızın bu pastadan tek başına pay alabilmesi çok güçtür.
Sayın Bakanım,
Reel kesim olarak; gerek küresel piyasalardaki gerekse içerdeki gelişmeleri tedirginlik ile takip ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki özel sektörün borcu risk seviyesindedir. Ve yine biliyoruz ki çok düşük karla çalışan reel sektör, sıkıntıyı ilk hissedecek olandır. Faiz-kur kıskacında iş yapmaya çalışmaktadır. Özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu için 73 milyar dolar anapara ödemesini 1 yıl içinde gerçekleştirecektir. Dolardaki artış bu anlamda tehlikeli seyretmektedir.
Bırakınız otomobil üretimini bugün herhangi bir ürün üretmek için babayiğit bulunmakta zorlanılıyor. Çünkü; girişimci kısa vadede daha karlı, daha az sorunlu YAP-SAT’çılığa, inşaatçılığa geçiş yapmaktadır. Ülkemizin makro koşullarının sanayileşme için değil, FİNANS, İNŞAAT ve PERAKENDE için daha uygun olduğunu üzülerek görüyoruz.
Bunun için reel sektör ve üretim öncelikli, makro ekonomik politikalar ve iklime ihtiyaç duymaktayız. Sizlerden bunun işaretlerini almak istiyoruz.
Küresel ticaretin kuralları değişirken, orta sınıf büyürken, sermaye akımları çok hızlı yer değiştirirken, ortalama %5’lik büyümenin üstüne çıkması gereken Türkiye, ne yazık ki ortalamanın altında bir seyir izlemektedir.
Bunun için de nacizane öncelikli olarak 2023 hedeflerine yürüyen Türkiye’nin koşabilmesi adına hayata geçirmesi gereken reformlardan başlanması gerektiği inancındayız.
Biz kendi adımıza 3 başlıkta 18 tane reform ihtiyacı belirledik. Yeni Türkiye sizlerin koordinasyonu altında; bu reformlarla ve üretim hamlesiyle şahlanacaktır.
SİYASAL REFORMLAR
1.Anayasa
2.Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler Yasası
3.Şekli Demokrasi Yerine İşlevsel Katılımcı Demokrasi
4.Bürokrasi Reformu (Liyakat, az ve hızlı bürokratik süreçler)
EKONOMİK REFORMLAR
1.Vergi Reformu
2.AR-GE ve İnovasyon ile Katma Değerli Üretimi Artıran Adımlar
3.Üretime Dayalı Büyüme Yönünde Atılacak Adımlar Bütünü
4.Yatırım Ortamının İyileştirilmesi ve Teşviklerle Desteklenmesi (iş yapmayı kolaylaştırıcı, rekabetçi üretim vb.)
5.İthalatı ve Cari Açığı Düşürmeye, Tasarrufu Artırmaya Yönelik Adımlar
6.Tarımsal Reform
7. İşgücü Piyasasının Reorganizasyonu ve İstihdamı Artırıcı Reformlar
8-STA’lar ile İhracatı Artırıcı Reformlar (AB-ABD Transatlantik)
9-Yüksek Faiz, Düşük Kur Etkisinden Sanayinin Kurtarılması
10-Kayıtdışı Ekonomi ve Haksız Rekabetle Mücadele
SOSYO-KÜLTÜREL REFORMLAR
1.Eğitim
2.Hukuk
3.İnsan Hakları (Azınlıklar, özgürlükler vs.)
4.Kadının Sosyal Konumu ve Haklarının İyileştirilmesi
Sayın Bakanım,
7. Türkiye Sanayi ve Ticaret Şurası’nı sizlerin de katılımı ile Ağustos ayında gerçekleştirmiştik ve ne yazık ki, 2010 yılındaki Şura’da söylenen konuların tekrar dile getirildiğini gördük. İşte bu nedenle, bu reformlara daha çok ihtiyacımız bulunmaktadır.
Gündeme getirilen konulardan birisi de teşviklerdi. Ve sizin de çok değerli bürokratlarınızla katılma nezaketinde bulunduğunuz İzmir Ekonomi Zirvesi’nde görüşlerimi detaylı olarak bir sunumla paylaşma imkanım olmuştu.
Her zaman için kalkınmanın yerelden başladığı ve ekonomileri tetikleyenin öne çıkan şehirler olduğu inancıyla, İzmir’in de bu potansiyeli fazlasıyla taşıdığı düşüncesiyle Zirve’de paylaşmış olduğumuz bazı önemli noktaların altını bir kez daha çizmek istiyorum.
İzmir’in ayrıcalıkları Türkiye için bir şanstır. Önümüzde iki tercih bulunmakta: Bu şansı göremeyebiliriz veya en iyi şekilde değerlendirebiliriz. Bu anlamda; ısrarla tekrarlıyoruz ki;
Yabancı sermayeli firmaların en çok geldiği ilk 3 sanayi şehri içinde, İzmir’e gelen firmalar %21 ile imalat sanayinde ilk sırada yer alıyorsa bu ilgide;
Bu küçümsenmemesi gereken önemli bir ayrıntıdır.
Ancak Sayın Bakanım,
Ne yazık ki, her platformda ve Zirve’de de örnek olarak sunduğumuz OSB’ler konusu ile biz bu şansımızı fırsata dönüştüremiyoruz. 3.500 metre yarıçapındaki bir alanda uygulanan 4 farklı teşvik oranı bizi geri plana itmektedir.
BİZ AF İSTEMİYORUZ. BORÇLARIMIZI SİLİN YA DA TAKSİTLENDİRİN DE İSTEMİYORUZ.
SON KURUŞUNA KADAR VERGİMİZİ DE VERİYORUZ. NEDEN HALA ÖDEMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZU ANLAMADIĞIMIZ BİR TRT VERGİSİ VAR Kİ, TRT’NİN KİMLERE NASIL FAHİŞ ÜCRETLER VERDİĞİNİ GÖRÜNCE EMEĞİMİZE, DAHA ÇOK ÜZÜLÜYORUZ. MOTİVASYONUMUZ DAHA ÇOK BOZULUYOR.
ANCAK YİNE DE; YILLARDIR ÇOK DÜŞÜK KARLARLA ÜRETEN, İSTİHDAM SAĞLAYAN BİZLER SADECE YATIRIM YAPMAK İSTİYORUZ. HAKSIZ REKABET DOĞURMAYACAK UYGUN YATIRIM ŞARTLARI OLSUN İSTİYORUZ.
Bunun için de;
Sayın Bakanım,
İzmir; belge sayısında yüksek olsa da yatırım tutarı açısından 12 SANAYİ İLİ İÇİNDE EN DÜŞÜK BÖLGESEL YATIRIM ORANI’na sahip olması, uğranılan haksız rekabeti açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Diğer yandan, STRATEJİK YATIRIMLARDA teknik olarak hazırlanmış olan 4 şartın yatırımcılarımız açısından gerçekleştirilmesinin güç olduğunu zat-ı alinize göndermiş olduğum bir mektupla da paylaşmıştım.
O nedenle hedeflediğimiz dönüşümün, yatırımcıların ulaşabileceği şartlarla sağlanabilmesi vesilesiyle; daha çok yatırım, daha fazla üretim, ihracat ve tabi ki istihdam kapasitesinin arttırılmasına imkan tanınması gerektiği inancındayız.
Bunun için de önerimiz; dört adet olarak belirlenmiş bu şartlardan herhangi üçünün gerçekleştirilerek yatırımların özendirilmesidir.
Sayın Bakanım,
Konuşacak konumuz o kadar çok ki. Ancak kıymetli vaktinizi daha fazla almak istemem.
Ama son kez şunu ifade etmek isterim ki bizler; sanayicilerimizin sesi olurken her zaman için önyargısız diyaloğun önemine inandık ve girişimlerimizi, konularımızı bu kapsamda arz etmeye çalıştık.
Bir sonraki buluşmamızda kalan konularımızı görüşebilmek dileği ile yol haritamızın “üretim yoksa kalkınmak hayaldir” olduğunu ve tüm taleplerimizi de bu amaca hizmet ettiği için değerlendirmelerinize arz eder, teşrifleriniz için teşekkür ederim.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı