Sayın SÜREYYA CİLİV,
Odamızın Değerli Üyeleri,
Şahsım ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün sizlerle Sayın Süreyya Ciliv’i buluşturmaktan dolayı çok mutluyum. Süreyya bey, çok parlak bir kariyere sahip olup ülkemizi yurtdışında ve uluslararası markalarda üst düzey yöneticilik yaparak başarıyla temsil etmiş kıymetli bir isimdir. Ve bugün de karşımıza bir girişimci olarak çıkmaktadır. Çok değerli bir bilgi birikimi ve iş tecrübesi ile bugün bizlere yeni bir vizyon katacağından şüphem bulunmamaktadır.
Bir girişimci olarak; “Türkiye’de üretip, dünyaya satmak ve çalışanlarının ortak olduğu, örnek dünya şirketleri oluşturmak” şeklinde belirlemiş olduğu misyonu ile “her eve bir Türk markası” hayalime kapı aralamasından dolayı ayrıca tebrik ediyorum.
Son 5-6 yıldır ısrarla altını çizmeye çalıştığım bir husus var ki, O da yeni üretim modeli ile ve yeni trendlerle dünyanın farklı bir yöne gittiği ve “Uyum Sağlayamayanın Kaybedeceği”dir. Geride bıraktığımız her bir yıl, bu tezimi daha da güçlendirmiş ve adım adım süreci başlatmıştır. Pandeminin ise bu süreci hızlandırdığını hepimiz yaşayarak gördük.
Bildiğiniz gibi artık bu yeni düzen “sıfırlamak ve yeniden inşa” ile ifade ediliyor ki, bu durumu daha da ciddiye almamızı gerektirmektedir. Elbette ki, değişim bir gecede olmayacak, elbette ki, en iyi bildiğimiz yollardan yürümeye devam edeceğiz ancak, dönüşmek zorunda olduğumuzu da kabul etmeliyiz.
Pandemi, üretimin önemini bir kat daha artırdı ve bunu tüm dünyaya gösterdi. Ancak biliyoruz ki; içerde yani firmamızda yapacağımız değişim, yaratacağımız katma değer üretimi anlamlı kılacaktır. Bu noktada, Süreyya Beyin önerilerini özellikle dinlemek çok isterim.
Eğer yarınlarda nakitsiz bir döneme doğru gidiyorsak, tüketici trendlerinde e-ticaret öncelik ise, kişiye özel tasarım ve çevreye duyarlılık tercih sebebi ise, yeşil mutabakat gibi yeni nesil planlarla büyük sanayi dönüşümü ve beraberinde belirlenecek şartlarla ticaret evriliyorsa, ne kadar bana ne diyebiliriz?
Diğer yandan, Türkiye’deki işletmelerin %99,7’si bunların da %12,5’i imalat sanayinde faaliyet gösteriyor. Böyle bir yapının, bir anda küresel ekonomideki değişime uyum sağlaması da şüphesiz kolay olmayacaktır.
Devlet destekli planlamalar dahilinde dönüşmek, yerli üreticimizi geleceğe hazırlamak, yerli ürün kapasitemizi ve çeşitliliğimizi artırmak zorundayız.
Biz işverenler de, organizasyonel altyapımızı böyle bir sisteme yavaş yavaş uyumlamak, küresel eğilimler doğrultusunda dönüşme adımlarını atmakla yükümlüğüz diyerek, konuşmamı tamamlamış olayım.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı