EBSO BAŞARILI SANAYİ KURULUŞLARI ÖDÜL TÖRENİ
16.01.2015
Sayın Valim,
Sayın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanım,
Sayın Büyükşehir Belediye Başkan Vekilim,
Değerli Milletvekillerim,
Değerli Başkanlar, Değerli Bürokratlar,
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Değerli Üyeleri,
Çok Değerli Konuklar,
Basının Saygıdeğer Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın “Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni”ne hoş geldiniz. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Yoğun programları içerisinde, bu mutlu günümüzde bizleri yalnız bırakmayarak törenimizi onurlandıran Sayın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımıza, Sayın Valimize, Belediye Başkanımıza, çok değerli konuklarımıza teşekkür ediyorum.
Sayın Hisarcıklıoğlu Başkanımla birlikte 6. çalışma yılımıza girdik. Kendisini hem kişilik olarak, hem de çalışma disiplini açısından yakından tanıma fırsatına eriştim. Ve vardığım sonuç, bizlerin çok şanslı olduğudur.
B-20 Dönem Başkanlığı’ndan, Avrupa Odalar Birliği Başkan Yardımcılığı’na kadar bir çok uluslararası alanda ülkemizi ve camiamızı sürdürülebilir bir başarıyla temsil etmek, sizler de takdir edersiniz ki herkese nasip olmaz.
Bu nedenle; katkıları, emekleri için şükranlarımızı bir kez daha burada huzurlarınızda ifade etmek isterim.
Sayın Başkanım, Değerli Konuklar,
Ülkemizin gücünden, büyüklüğünden hiçbirimizin şüphesi dahi olamaz. Ama bir gerçek var ki, bu gücün en önemli kaynaklarından biri de yatırım yaparak üretim gerçekleştiren, ihracat yapan, istihdam yaratan, vergisini ödeyen bu koltuklarda oturan siz değerli sanayicilerimizdir.
Bizler de her sene gururla ve büyük bir heyecanla hazırlandığımız Törenimiz için bugün burada toplanmamıza vesile olan sizleri, gönülden tebrik ediyor, ödül alan alamayan her bir üyemize ülke ekonomisine katkılarından ötürü şükranlarımı sunuyorum.
İçinde bulunduğumuz zaman dilimi; değişimin, dönüşümün, proaktif davranmanın, emek toplumundan bilgi toplumuna geçişin hakim olduğu, yapılması gerekenlerin yapılmadığı takdirde geride kalındığı acımasız bir dönem olarak anılacaktır.
Öyle bir dönem ki, yeni şeyler söylemenin ötesinde, yeni şeyler yapma zamanıdır. Bu baskıyı 2008 krizinden bu yana küresel anlamda, çok ciddi olarak ensemizde zaten hissediyoruz.
Üstüne ülkemizdeki gelişmeler, iş yapmamızın önündeki engeller, uluslararası politikamız, ekonomideki çalkantıların gölgesinde siyasi, hukuki ve toplumsal rahatsızlıklar ve son olarak küresel terör eylemleri de eklenince bugün endişelerimiz katlanarak artmaktadır.
Nerede yapılırsa yapılsın, kim yaparsa yapsın Terör eylemlerini herkes tek bir ses olarak kınamalıdır.
Paris'teki terör olayları çok önemli, her ülke bundan ders çıkartmalıdır. SLAYT1/TERÖR Geçmişte ve bugün biz bu olayları yaşadık ve yaşamaktayız, gönül isterdi ki dünya liderleri de ülkemize gelip bizim yanımız da olsun, bizimle birlikte terörü lanetlemelerini arzu ederdik.
İç ve dış tüm bu etkenleri ve genel seçimleri de dikkate aldığımızda, önemli bir yıl bizi bekliyor. İşte böyle bir ortamda şayet özel sektör olarak bizler; kendi sorunlarımız içine gömülüp kalırsak, önümüzdeki engelleri aşamazsak, değişen dünya düzenini doğru okuyup yeni stratejiler geliştiremezsek, ortak akıldan uzaklaşırsak ulaşabileceğimiz nokta bellidir. Ötesi de yoktur.
O nedenle istiyoruz ki, tek yürek, tek ses olmaya devam edelim, konularımızı doğru zamanda doğru yere aktaralım ve yine Türkiye’nin gücüne güç katalım.
Biz böyle düşünürken ne yazık ki; ülkemiz sanayileşmede yoğunlaşmamakta ve üreten kesim azınlıkta kalmaktadır.
Son 2 yıldır sanayisizleşme vurgusunu yapan biri olarak, son 6 aydır ilgili bakanlarımız tarafından bu konuya dikkat çekilmesinden elbette ki memnuniyet duymaktayım.
Tam da böyle bir süreçte, ABD ekonomisi toparlanmakta, Asya’dan AB’ye geniş bir coğrafyada sıkıntılar ve belirsizlikler devam etmektedir.
Bununla birlikte; bir yanımızda sıcak savaş, diğer bir yanımızda soğuk savaş hakimiyetini sürdürmektedir. Ve biz bu ateşten çemberin içinde düşük karlarla üretmeye gönüllü gruptanız.
Ancak, ürettiğimizi satabilmek dünden daha zor bir hale gelmiştir. Görünen o ki, yarın daha da kolay olmayacaktır.
Uzun süredir sıcak para desteğiyle iç tüketimle ve ithalatla büyüyen Türkiye’nin ihracatla sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilmesi için kuşkusuz katılımcılık anlayışıyla ihracatı teşvik edici politikalar izlenmesi çok önemlidir.
Zira ihracatımızdaki ilk 10 büyük ülkenin büyümesinde artış yaşanırken, firmalarımızın bu pastadan tek başına pay alabilmesi çok güçtür.
Bu nedenle, Sn. Başkanımızın da takibinde olan önümüzdeki engellerden bazılarını tekrarlamak istiyorum:
SLAYT2-3
PEKİ NE YAPILABİLİR?SLAYT4-5
Değerli Konuklar,
Hedefleri olan, potansiyeli çok yüksek ülkemize ilişkin bazı verileri karşılaştırmalı aktaracağım ve sizlerin takdirine bırakacağım.
SLAYT6 2013 yılı yatırımlarının GSYİH’ya oranı dünya genelinde yüzde 24,5, gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 31,6, Türkiye’de yüzde 20,5 düzeyindedir.
2013 yılında doğrudan yabancı yatırım girişleri, Almanya’da 26 milyar dolar, Çin’de 123 milyar dolar, Hindistan’da 28 milyar dolar, Türkiye’de 12 milyar dolardır.
2013 yılı tasarruf oranının GSYİH’ya oranı, Çin’de yüzde 51,4, Endonezya’da yüzde 31,2, Hindistan’da yüzde 30,6, Türkiye’de yüzde 13’ler düzeyindedir.
2014 yılı küresel inovasyon endeksi değerlendirmesinde 143 ülke arasında Türkiye 54., rekabet endeksi değerlendirmesinde 45. sırada, insani gelişme endeksinde 189 ülke içinde 69. sıradadır.
Diğer yandan; 1995-2011 yılları arasında Türkiye’deki işletmeler, AB ortalamasının altında kalsa da BRIC ve büyüyen piyasalar ortalamasının üstüne çıkarak güçlü bir üretkenlik artışı sağlamıştır. Bu ülkemiz için bir şanstır.
Her ne kadar ürettiğimiz fındığı, elde ettiğimiz zeytinyağını bizden alıp, markalaşma becerisini başka ülkeler gösterse de, girişimcilik yapımızın desteklendiği, maliyetleri rakipleri düzeyine çekildiği takdirde ülkemizin yolunun açık olduğu inancındayım.
Gerekli istek ve azim Türk özel sektörümüzde zaten vardır. Ancak gelişmelere baktığımızda; küresel ticaretin kuralları değişirken, orta sınıf büyüyerek şimdiden geleceğin fırsatlarını yaratırken, sermaye akımları çok hızlı yer değiştirirken,
TTIP benzeri anlaşmalarla kıtalar güçbirliğine giderken, petrole alternatif olarak kaya gazı öne çıkarken, dünya 3D üretime yönelmişken,
Türkiye’nin toplumsal huzuru ve mevcut yapıyı bozan gündemler yaratması ve %3 büyüme bizim için başarısızlıktır. Çünkü doğuya kayan üretimden Türkiye hakkı olan payı alabilmelidir.
Bizim tek endişemiz, gelecek senaryolarında Türkiye’nin rolünün gecikmeler ve yanlış adımlar yüzünden azalmasıdır.
Fed’in faizi artırmasından, Rusya faktörüne, emtia fiyatlarındaki dalgalı kura, jeopolitik risklerimizden seçim ekonomisine ve terör eylemlerine kadar 2015 yılında birçok riskle karşı karşıyayız. Her bir firmamız, yapısal özellikleri çerçevesinde bu durumlardan kuşkusuz olumsuz etkilenecektir.
O nedenle çok dikkatli adımlar atarak, sermaye yapımızı güçlendirmeliyiz.
2015 için bizleri bekleyen önemli fırsatlar da vardır. Petrol fiyatlarındaki düşüşten, Eylem Planlarımıza, G-20 Dönem Başkanlığı’ndan, Rusya’dan kaçan fonlara kadar farklı alanlarda fırsatlara sahip olabiliriz.
Ümit ediyoruz ki, bu çok önemli virajı ülkemizin lehine çevirebilelim. Yapılacak işimiz çok, zamanımız az olsa da, bizler umutluyuz. Umutlu olmak da zorundayız.
Çünkü genç girişimcilerimiz burada. Kadın girişimcilerimiz burada. Onlara sonsuz güven duyuyoruz. Kadının işgücüne katılım oranında 130. sıradaki yerimizi de dikkate alarak, nitelikli kadınlarımız toplumsal ve iş yaşamının içinde aktif yer almadığı sürece; Türkiye’nin ne ekonomisi, ne demokrasisi yeterince gelişemeyecektir.
Değerli Konuklar,
Küresel ekonominin geldiği noktada, büyümenin ve kalkınmanın yerelden başladığını dünya örnekleri de bizlere göstermektedir.
Sanayiden tarıma, turizmden ticarete kadar birçok alanda önemli bir katma değere sahip İzmir’in de bu süreçte yaratacağı değer büyük önem taşımaktadır.Serbest şehirden, Bilişim Vadisi olmaya kadar hayalleri olan İzmir, Türkiye için bir şanstır.
Ne yazık ki, İzmir göçe ve teşvik adaletsizliğine yenik düşmüş ve işsizlikte Türkiye ortalamasının çok üstüne çıkmıştır. Bu anlamda çok önemsediğimiz ve İzmir için büyük katkı sağlayan UMEM PROJESİ kapsamında.
Türkiye genelinde ilk UMEM eğitim merkezini biz İzmir’de kurduk. Vestel’le yapacağımız protokolle bir ilki gerçekleştirerek 81 ilden teknik elemanı İzmir’de eğitmeye başlıyoruz.
Belediye ile yaptığımız işbirliği kapsamında; İZULAŞ VE İZDENİZ için de kurslarımız başladı. Bugüne kadar 65 farklı meslekte, 250’ye yakın kurs açtık.
Bu kapsamda sizden isteğimiz; hem işsizlik oranımız hem de UMEM başarımız dikkate alınarak illere yapmaya başladığımız Teknik Meslek Lisesi hususunda İzmir’e öncelik vermenizi rica ediyoruz.
Risklerimizin bilinciyle, potansiyelimizin farkındalığıyla proaktif bir şekilde hareket ettiğimiz sürece, sürdürülebilir büyüme ve kalkınma ekseninde ekonomimiz ivme kazanacaktır. Çünkü biz KAZANANLAR KLÜBÜNDE olmak istiyoruz. Çünkü biz GÜÇLÜYÜZ.
Sayın Başkanım, Değerli Konuklar,
GÜÇLÜ EKONOMİ, ANCAK GÜÇLÜ SANAYİ ile mümkün olabilir. Yeter ki boş gündemlerle, odaklanmamız gereken ekonomiden uzaklaşmayalım ve yeter ki birlik ve beraberliğimizi, hoşgörümüzü, birbirimize olan saygımızı kaybetmeyelim.
Ulu önderimizin güzel bir sözüyle konuşmamı tamamlamak istiyorum. “Bir Ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı