15.01.2024 İŞ DÜNYASI SİGORTA BULUŞMASI

Sayın Moderatör,

Sayın Başkanlar,

Değerli Konuklar,

Ekranları Başındaki Değerli İzleyiciler,

Ege Bölgesi Sanayi Odası ve şahsım adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

SORU:

  1. Türkiye’nin en köklü Sanayi Odalarından: Cumhuriyetten sonraki ilk sanayi örgütlenmesi Ege Bölgesi Sanayi Odası. Ne kadar üyeniz var? İzmir’de Sanayiciler hangi sektörlerde, ne kadar üretim, ihracat yapıyorsunuz?

 

Öncelikle İzmir’e hoş geldiniz. Bugün sanayimiz için, ülkemiz için çok önemli bir konuda değerli başkanlarla bir aradayız. Organizasyonda emeği geçen kurumlarımıza ve ekibe teşekkür ediyorum.   

Türkiye’nin ilk ve tek bölge sanayi odası olarak; kent ve bölge sanayisinin geliştirilmesine katkı sağlamaya yönelik 1954 yılından itibaren Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak hizmet vermekteyiz.

 

Odalar olarak kanun yapıcı olmamakla birlikte, kanun ve mevzuat değişimlerinde görüş bildirmekte, üretimin önündeki engelleri, sanayicimizin sıkıntılarını bakanlarımıza sunduğumuz dosyalarda yer vermekte, çözümler aramaktayız.

 

Ege Bölgesi Sanayi Odası’na kayıtlı 53 farklı sektörden 6.500 üyemiz vardır. Tekstil, makine, mobilya, taşıt, gıda gibi sektörlerde faaliyet gösteren firmalar ağırlıklı olarak bulunmaktadır.

2022 yılı verilerine göre; İzmir ülkede yaratılan gayrisafi yurt içi hasılanın %6,5’unu, üretilen sanayinin geçen yılda olduğu gibi cari fiyatlarla %8,3’ünü karşılıyor. Ve İstanbul’un ardından 2. sıradadır.

 

Bununla birlikte, İzmir’in artan nüfusuna rağmen 13 bin dolar kişibaşı milli geliri ile 7. sıradan 5. sıraya yükseldiğini de ekleyelim.

 

İZMİR’de yaratılan gayrisafi yurtiçi hasılanın %22,3’ü sadece imalat sanayi kaynaklı. Yani, beşte birinden fazla bir etki. Öyle ki, İzmir’de yaklaşık her 3 kişiden biri imalat sanayide istihdam edilmektedir.

 

İzmir, Türkiye’nin en çok ihracat yapan iller arasında 2. net ihracatçı listesinde de 1. sıradadır. Yani İzmir, ülkenin cari açığının kapanmasına en çok katkı koyan şehirdir. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan 2023 ihracat verisi üretim yerlerini kapsamakta olup, İzmir için 23,7 milyar dolardır.

En fazla ihracat yapan sektörler; makine ve ekipmanları, otomotiv yan sanayi, plastik, örme ve tığ işi kumaşlar ve demir çelik sayabiliriz.

500 büyük firma içinde her sene 75-80 üyemiz listeye girmektedir.

  1. Aynı soruyu size de sormak istiyorum. Dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeler İzmir sanayisine nasıl yansıdı ve 2023’ü nasıl kapattınız?

Hem küresel hem de ulusal anlamda, her geçen yıl bir öncekini aratmayacak gündemlerle yılı kapatıyoruz. 2023 yılı da öyle oldu.

 

Yılın ilk yarısında, tarihimizin en büyük felaketlerinden birini yaşadık. 6 Şubat depremi ile binlerce canımızı toprağa verirken, ekonomik açıdan da ciddi bir kayıpla karşı karşıya kaldık. Özellikle İzmir, belediyesinden firmalarına, vatandaşlarına kadar diğer illerde de olduğu gibi maddi manevi çok yoğun bir dayanışma içinde oldu.

 

Hemen akabinde, dünyanın da gündemini oluşturan seçim sürecine girmiş olmamız, ihracatçı bir şehirde belirsizlikleri artırırken, çözümleri de geciktirdi.

 

Yılın ikinci yarısı ise, seçim sonuçları ile birlikte yeniden yapılanma ve kırılganlıkları azaltmaya yönelik oldu. Bu kapsamda da, yenilenen ekonomi yönetimi ile çok ciddi güven veren rasyonel adımlar atıldı ve atılmaya da devam ediliyor.

 

İş dünyası olarak temel beklentimiz, özellikle ihracatçıya yönelik bazı zorunluluklardan geri adım atılması, ihracatçının ve sanayicinin önündeki belirsizliğin kaldırılması idi. Bugün itibari ile sorunların tamamen ortadan kaldırılması mümkün olamasa da, bu yönde atılan iyiniyetli ve gerçekçi adımlar yılın ilk yarısına göre daha güven veren bir ortamın oluşmasına neden oldu.

 

Bu farkındalıkla, reel sektör olarak istikrarlı bir faiz-kur politikasını, enflasyonla mücadele programına kararlılıkla devam edilmesini, yatırımları teşvik eden ve katma değerli üretime odaklanılması gerektiğini düşünüyoruz.  

 

Ticaret Bakanlığının açıkladığı üretim yerine göre 2023 ihracat rakamında Türkiye genelinde ihracat binde 6 artarken, İzmir’de %4,9 azalmıştır. Bunda da büyük etken olarak mevzuatsal zorunluluklar ve AB’de yansımalarını gözlemlediğimiz yavaşlama olduğu inancındayım. Ve özellikle de tekstil ihracatçı şehirlerde bir azalma olduğunu net olarak görebilirsiniz.

 

Bununla birlikte vergi gelirlerinde de bir önceki yıla göre 1 puanlık bir gerileme ile Türkiye içindeki payı %9,5 gerçekleşti.

 

Yılda iki kez üyelerimize yönelik yaptığımız Ekonomik Değerlendirme Anketi’nin cevapları gelmeye devam ediyor. Fikir vermesi açısından şu ana kadar yanıtlanan kısmıyla; 2023 yılı geneli için dış pazar siparişlerinde azalma olduğunu söyleyenlerin oranı ağırlıkta. İç Pazar siparişleri için de değişmedi yanıtı ağırlıkta olup, üretime ilişkin de eğilim azaldığı yönündedir.

 

  1. Sanayiciler için sigorta sektörü ne anlam taşıyor? 2024’e dair sektörden beklentileriniz neler?

Gerek bir sanayici olarak, gerekse TOBB Yönetiminde iken konudan sorumlu  olarak masanın iki tarafında da yer almış birisiyim.

Ne için olursa olsun sigorta yaptırmanın mantığı, olası risklere karşı zararın karşılanması veya minimuma indirilmesini sağlamaktır.

Bugün ülkemizde her 2 KOBİ’den biri sigortalı gibi görünse de, geçen sene yaşanan deprem bölgesinde gördük ki bu oran %20’ler civarında.

Ev aldığımızda deprem sigortası nasıl ki yaptırılmak zorunlu ise, fabrikalarda da bu tür afetlere karşı sigorta yaptırmak zorunlu olmalı.

Ülkemizin deprem kuşağında olduğunu bu işin de hiç şakasının olmadığını defalarca kez tecrübe ettik. Bununla birlikte İstanbul, İzmir gibi deprem riski yüksek ve ciddi bir üretim potansiyeli olan şehirler içinse konu daha büyük önem taşımaktadır.

Deprem bir yana bir de göz ardı ettiğimiz ve son yıllarda aslında çok da sık yaşadığımız yangın riski de söz konusu.

Özellikle de, plastikten kimyasal ürünlere, boyadan mobilya’ya kadar yangın riski yüksek sektörlerde sigorta yapılmaması çok büyük handikaptır. Bu saydığımız sektörler, İzmir’de çok güçlü olan sektörlerdir.

Bunda ana etken maliyetler, bir şey olmaz mantığı gibi kültürel bir yapı ile sigorta şirketlerinin riskli fabrikaları sigortalama konusunda belki de zorlayıcı yaklaşımı sayılabilir. O nedenle, bu noktada devlet işin içine dahil olmalı ve sigorta şirketleri ile sanayicileri bir noktada buluşturacak altyapıyı hazırlamalıdır. Gerekirse sigorta primi yükseltilebilir, gerekirse sanayici ve sigorta ayağında bazı şartların sağlanması mevzuata dayandırılabilir.

Çünkü, bu fabrikalarımızın her biri milli servettir. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda tek bir tanesinin zarar görmemesi, üretimin kesintiye uğramaması büyük önem taşımaktadır.

Diğer taraftan işin finansman temini bacağı da bulunmaktadır. Sigortalanmayan fabrika ipotek olarak gösterilemediği için kredi temininde de sıkıntılar yaşanmaktadır.

Yani, zincirleme şekilde bir etkilenme söz konusu.

Diğer taraftan sigorta şirketlerinin penceresinden baktığımızda da, görmekteyiz ki, ülkemizde bozulan ekonomik dengelerin sektörün reasürans kapasitesinin daralmasına sebep olduğu ve bunun da, firmalara yansıtıldığı bir durum ile karşı karşıyayız. 2024 yılında her iki tarafın farkındalığı ile ortak bir noktada uzlaşılmasını dilesem e ekonomik şartların bu durumu güçleştireceği gerçeğini de göz ardı edemeyiz.

Saygılarımla,

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

Başkana Ulaşın