Sayın Başkanlar,
Değerli Hazerun,
Kıymetli Basın Mensubu Arkadaşlarımız,
Ege Bölgesi Sanayi Odası ve şahsım adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.
Moderatör: Murat Saraç
Konuşmacılar: Tunç Soyer, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Prof. Dr. Şaduman Halıcı, Ender Yorgancılar
Alt başlıklar:
- Yarınlarda el ele olmak
- Geleceğe İz bırakmak ve Sosyal sorumluluk
- Eğitim sistemimizin Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması
- Düşleri gerçeğe dönüştürmek
- Geçmişten geleceğe kurulan köprüler
- Kentlilik, vatandaşlık ve toplum bilinci
Yarınlarda el ele olmak deniyor ya. Ben de diyorum ki neden yarın? Bugün
el ele, kol kola, gönül gönüle olmamız gerekiyor.
“Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.” Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 100 yıl önce bu sözü söylediğinde, yoktan var ettiği topraklar üzerinde bir ulus yaratmayı başarmanın da ipuçlarını vermişti. Aradan geçen süreçte ayrışmalar yaşansa da, bu toprakların mayasında o birlik ve beraberlik ruhunun çok güçlü olduğu inancındayım. O nedenle, o veya bu sebeple birbirimizden uzaklaşan eller yeniden kavuşmalıdır. Ama bugün olmalıdır.
Çünkü, Pandemiden önce başlayan, Pandemi ile birlikte daha da güçlenen küresel kutuplaşma, korumacılık neden kenetlenmemiz gerektiğini de gösteren sebeplerden biridir.
Çünkü, içinde bulunduğumuz yıl bilinen sebeplerden ötürü çok özel bir yıl. Ülkemizin gerek küresel, gerekse ulusal sorunlardan ötürü ekonomik olarak zorlandığımız, toplumsal olarak ayrıştığımız, siyasi olarak kutuplaştığımız bir dönemde yeniden el ele olmak zorundayız.
Birlik ve beraberlik ruhu ile geleceğe iz bırakmamız da daha kolay olacaktır. Bunu çocuklarımız için yapmak zorundayız.
Ege Bölgesi Sanayi Odası, yasa ile kurulmuş, görevleri yasa ile belirlenmiş, kar amacı gütmeyen, üyelerine hizmet etmekle yükümlü bir kuruluş olarak olabildiğince projeler üretmeye, faaliyet alanı kapsamında geleceğe iz bırakmaya çalışıyor.
Bu projeler, sosyal sorumluluk kapsamında olduğu kadar, geleceğe de iz bırakmak adına önemli çıktılara vesile oluyor. Bazılarına buradan değinmek isterim.
Sosyal sorumluluk kapsamında çok önemsediğim, Buca Cezaevinde mahkumların ürettiği çini plaketleri çok uzun yıllar alarak, konuklarımıza takdim ettik. Farkındalık yarattık.
Gerek AB projeleri gerekse içerde yürüttüğümüz projeler ile meslek edindirme kursları açarak, gençlerimizi ve kadınlarımızı meslek ve iş sahibi yapmanın gururunu yaşadık.
EBSO, son 1 yıl içerisinde 5 projeyle 48 milyon liralık hibe projeyi İzmir’e kazandırdı. Bu projelerle, başta eğitim olmak üzere dijital dönüşüm ve toplumsal boyutta önemli kazanımlar elde edilecektir.
Avrupa İşletmeler Ağı Single Market Programını 2011 yılından bu yana yürütmekteyiz.
Dönemsel olarak revize edilen programın son Proje Bütçesi:2.314.046 € (Odamız, Ege Üniversitesi, İzmir KOSGEB Müdürlüğü ve Denizli Ticaret Odası ile birlikte Dörtlü Konsorsiyoma ait)
Hedef Kitle: Dış ticaret yapan/yapmak isteyen tüm üyeler
Dünyanın en büyük Uluslararası Ticaret ve Teknoloji Transfer Ağı sayesinde dış ticaretin artırılması, yeni ürün geliştirilmesi, yeni pazarlar hedeflenmektedir.
Sektörel Mükemmeliyet Merkezlerinin Kurulması Yoluyla Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Artırılması Hibe Programı
Proje Bütçesi: 484.800 € olup, Hedef Kitle: 150 Elektrik Elektronik Meslek Lisesi Eğitmeni (60 İzmir, 30 çevre il, 60 diğer iller) Elektrik ve Elektronik sektörü firmalardır. İzmir’de Sektörel Mükemmeliyet Merkezi kurularak, eğitmenlere eğitim verilerek, mesleki eğitim müfredatının hazırlanması ana amaçtır. EBSO Projenin tek sahibidir.
The NEET Carries The Machinery Sector To The Future (NEET’ler Makine Sektörünü Geleceğe Taşıyor)
Proje Bütçesi: 329.621 € olup
Hedef Kitle:15-29 yaş aralığında istihdam ve eğitimde olmayan 75 genç (en az %10 kadın) 15 Meslek Lisesi Makine bölümü Eğitmeni (en az %30 kadın) EBSO bünyesinde bulunan makine sektörü üyelerimizdir.
Münih’te 15 makine sektörü eğitmenine eğitim aldırarak, döndüklerinde gençlerimize eğitim vermelerini sağlamak ve ardından işbaşı eğitim programları düzenlenmesi ana amaçtır. EBSO Projenin tek sahibidir.
Cinsiyet Eşitliği Odağında Geleceğin İnsana Yakışır İşleri Yaklaşımının Desteklenmesi Hibe Programı’na başvurusu yapılan 233 bin Euro’luk “Bilişim Sektöründe Geleceğe Yön Veren Kadınlar” isimli proje AB tarafından; Kamuda Dijital Dönüşüm Mali Destek Programı Çağrısı’na başvurusu yapılan 12 milyon TL’lik “EBSO Dijital Dönüşümü” projesi de İZKA tarafından kabul edildi.
İZKA tarafından kabul edilen diğer projede ise Ege Bölgesi Sanayi Odası’nca sunulan hizmetlerin daha etkin ve verimli olmasına yönelik dijital altyapının oluşturulması ve süreç verimliliğinin arttırılarak hizmetlerin hız ve kalitesinin artırılması için hazırlanan “EBSO Dijital Dönüşümü” isimli projedir.
Bununla birlikte, bugüne katkı, geleceğe iz bırakmak adına ortak akıl, birlikte çalışma kültürü ile somut projeler dönemini İzmir’de Odalar ve Borsa olarak başlattık. Bu kapsamda; hem İzmir’e hem İzmirli’ye hem de sanayicimize katkı sağlayan projelere imza attık. Atmaya da devam ediyoruz.
İzmir’e ve İzmirliye değer yaratmaya elimizden geldiğince bundan sonra da devam edeceğiz.
En sona özellikle Vakfımızı bıraktım. Çünkü, eğitim konusuna özellikle değinmek istiyorum. Vakfımız aracılığıyla öğrencilerimize burs sağlıyoruz. Bununla birlikte, Bergama’da yaptırdığımız EBSO Bergama Dereköy Okulları ile Kiraz Cevizliköy İlkokul ve ortaokulun da her türlü ihtiyacını karşılamaya devam ediyoruz.
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu niteliksel sıçramanın ana çözümünün eğitim olduğu inancındayız. Bu kapsamda, belki de bir Oda başkanı olarak en çok eğitime vurgu yapan kişiyim.
Eğitim, Odamızın her dönem üretim ile birlikte ele aldığı konuların başında gelmektedir. Çünkü, taklit ve kalitesiz ürünlerle değil, yarattığımız markalarla katma değer yaratmak istiyorsak, önce eğitimden başlamalıyız.
Ülkemizin en büyük avantajı olarak saydığımız demografik fırsat penceremiz ve nitelikli işgücümüz ise son yıllarda ülkeyi terk ediyor.
Bununla birlikte, eğitim sistemimiz hiçbir şekilde günün ihtiyaçlarına cevap vermezken, inovasyonda, arge’de rakiplerimizin gerisinde kalırken ve en verimli yaş aralığındaki gençlerimizin üçte biri atıl iken, biz inovasyonu, Sanayi 4.0’ı, Eğitim 4.0’ı nasıl hayata geçireceğiz?
2008’de kurulan Ar-Ge merkezi 20 iken bugün 1.254’e yükseldi. Ancak, kg başına ihracat fiyatı 1,63’lerden 1,26 dolara geriledi.
Güney Kore’nin küresel ticaret payı 1970’lerde binde 38 iken günümüzde %3’e çıkardı. Kg başına ihracat birim fiyatı 3 dolar seviyelerinde. Türkiye’nin küresel ticaretten aldığı pay, 1970’lerde binde 2 iken son 12 yıldır %1 bandında seyrediyor. Kişi başı milli gelir G.Kore’de 35 bin dolara gelirken, Türkiye’de 9.587 dolardır.
Yani, yeni bir anlayışla yeni yollar bulmamız gerektiği çok açıktır.
Üniversitelerimizi iyi oldukları alanlarda, bulunduğu bölgenin sanayisine hizmet edecek şekilde, ilgili sektörlerde uzmanlaşmasını sağlayamıyoruz. İhtisas üniversiteleri oluşturup, mukayeseli üstünlükleri olan branşlara ağırlık veremiyoruz. Sürdürülebilir üretimi sağlayacak işgücünü meslek liselerinde ne yazık ki yetiştiremiyoruz.
Üretim modelimiz açısından Meslek Lisesi memleket meselesi anlayışını çok önemsiyoruz. 1960-70’li yıllardaki meslek liselerinin başarılı sistemi son yıllarda güç kaybına uğrasa da, TOBB öncülüğünde başlatılan meslek liseleri açılması projesini çok önemsiyorum. Bu kapsamda Eylül ayında açılığını yaptığımız ve Türkiye için örnek olacak ALOSBİ Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi eğitim hayatına başladı. Bu nitelikte meslek liselerinin sayısının artması, üretim yapımızı da olumlu etkileyecektir.
Türkiye’deki en büyük sorunlarından birisi işsizlik, temelinde de mesleksizlik yatmaktadır. Bunun da çözümü, meslek liselerinin teşvik edilerek, mezun olan gençlerin askerlikten muaf tutularak iş gücüne katılımlarının sağlanmasıdır.
İş insanları olarak bizler istediğimiz kadar büyük yatırımlar yapalım, istediğimiz kadar modern tesisler kuralım. Buralarda üretimin devamlılığını ve katma değerini artıracak istihdam bulmakta zorlanıyorsak ya da zorlanacaksak asıl gündem budur. Konuşmamız, ortak akılla çözüm üretmemiz gereken konular bunlardır.
Bugün uluslararası PİSA testlerinde öne çıkan, Finlandiya başarılı bir eğitim modeli sunarken, diğer tarafta G. Kore, Japonya eğitim sistemleri ile nitelikli birey yetiştirmeyi başarmış ülkelerdir. Kendi kültürleri, kendi yaşam tarzları çerçevesinde eğitim sistemlerini doğru kurgulamışlardır.
Oysa ki, biz kendi modelimizi 1940’lı yıllarda çok başarılı bir şekilde kurmuş, ancak sürdürememişiz. Eğitim Sisteminde revizyona duyulan ihtiyaç nedeniyle, basımını gerçekleştirdiğimiz KÖY ENSTİTÜLERİ kitapçığı ile bu modelin bugünkü ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden kurgulanması gerektiği inancındayız
Çünkü, son 20 yılda 8 olmak üzere neredeyse 2 yılda bir değişen Milli Eğitim Bakanı ile birlikte eğitim sistemi de değişmektedir. Sonuçta da, böyle bir sistemde nitelikli birey yetiştirmek, ara elaman konusunu çözmek, refah seviyesi yüksek bir toplum yaratmak mümkün olamamaktadır.
Tükettiğinden daha fazla üreterek, tarımda, sanayide her bir sektörde dönüşümü sağlayarak, çocuklarımızı nitelikli bireyler olarak yetiştirerek büyük ekonomiler sınıfına atlayabiliriz.
Kanayan yaramız olan eğitim sisteminin bir an evvel ülkemizin kalkınmasını, zenginleşmesini sağlayacak, katma değerli üretimi yapacak, ahlaklı, nitelikli, iyi bireylerin yetişmesini sağlayacak bir yapıya bürünmesi ve siyaset üstü bir anlayışın hakim olması zaruridir.
Aksi takdirde, bizler sürekli aynı şeyleri konuşmaya devam ederiz. Tabi bu arada, gelişmiş ülkelerle aramız açılırken, gelişmekte olan rekabet halinde olduğumuz ülkelerin de gerisinde kalmaktan kurtulamayız.
Dünyanın, jeopolitik, siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan evrildiği, dönüştüğü bir süreçte, bizler artık temel konuların ötesini tartışmak zorundayız.
Değişen dönüşen dünyada, alın terini, akıl teri ile birlikte kullanamayan için zor bir sürece girdiğimiz malumlarınız.
Düşleri gerçeğe dönüştürmek mümkün. Yeter ki, hedefimizi belirleyelim. Yeter ki, bunun hayalini kuralım. Ve gereği için çalışalım. Çünkü, yüzyıl önceden bugüne ışık tutan vizyonu ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” Diyerek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı