Sayın Bakanım,
Sayın Valim,
Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım
Değerli Milletvekillerimiz,
Sayın Ak Parti İl Başkanım,
Sayın Başkanlar,
Saygıdeğer Konuklar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.
Sayın Bakanım,
Makamınızda hayırlı olsun ziyaretinde bulunmuştum. Ancak, İzmir iş dünyasının önünde de bir kez daha hayırlı olsun diyor, içimizden biri olarak İzmir’de sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Vakit ayırdığınız için teşekkürlerimizi arz ederim.
Gerek içerde, gerekse küresel ekonomide ticaretin zorlaştığı, talebin yavaşladığı, enflasyonun yüksek seyrettiği bir süreçte görev aldınız. Ne sizin, ne de bizlerin işi hiç kolay değil. Sizi iyi tanıyan biri olarak, bu zor dönemde sorumluluk almanızdan da son derece mutlu olduğumun altını çizmek isterim.
Pandemi öncesinde tanık olduğumuz ticaret savaşları, pandemi ile birlikte güçlenerek dünyada yeni bir değişim ve dönüşümü başlattı. Ve dönüşümün temelinde “kendi kendine yetebilmek” yani “üretim” yer almaktadır.
Böyle bir süreçte; %99’u KOBİ olan bir yapıda, ihracatımızın %30’unu gerçekleştiren KOBİ’lerimizin, ihracattaki payını artırmak ve bu yeni düzene uyum sağlamaları için bir DÖNÜŞÜM STRATEJİSİ’ne ihtiyacımız vardır.
Her zaman altını çizdiğimiz gibi bu stratejinin odağını, BİLGİ BAZLI SANAYİ oluşturmalıdır. Bunu da katma değerli yerli üretimle başarabiliriz. Peki, ama nasıl? Ar-ge merkezleri özelinde bir örnek vermek istiyorum.
Ülkemizde 2008’de kurulan Ar-Ge merkezi sayısı 20 iken, bugün 1.235’e yükseldi. Ancak, kg başına ihracat fiyatı 1,63’lerden 1,26 dolara geriledi. Ve bugün 1.44 seviyelerinde. Küresel ticaretten aldığımız pay sadece %1,2 olup, kişi başı milli gelirimiz 10.659 dolardır.
Hep örnek gösterilen Güney Kore’nin küresel ticaretteki payı 1970’lerde yüzde 0,4 iken, günümüzde %3’e ve kg başına ihracat birim fiyatı, ortalama 3 dolara yükseldi. Kişi başı milli gelir ise G.Kore’de 33,6 bin dolardır. Yani, bilgi bazlı sanayi noktasında eksiklerimiz çok ve bunları tamamlamadan da ilerlememiz zor. Bu açığımızı ancak, üretim ve eğitim 4.0/5.0 entegresyonu ile kapatabiliriz.
İzmir özelinde baktığımızda, özellikle belirli sektörlerde kg başına ihracat birim fiyatı ortalama 20 doların üstündedir. Net ihracatçı bir şehir ve Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci iliyiz. O nedenle, bugün burada elini taşın altına koyan, katma değer yaratan iş dünyasının birinci ağızdan paylaşacağı konuların çözümü, ülke ekonomisine direkt katkı koyacak niteliktedir.
Sayın Bakanım,
Bir diğer konu da, evet özel sektörümüz çok dinamik ve yüksek maliyetlere rağmen üretiyoruz. Ancak, ticaret savaşları ile birlikte artan kutuplaşma yerini korumacılık ve bölgesel anlaşmalara bıraktı. Öyle ki, Çin bile bu kutuplaşmadan rahatsızlığını dillendirdi. Peki, o zaman TİCARETİ KİMİNLE VE NASIL YAPACAĞIZ?
ABD, Avrupa ve Uzakdoğu kendi kurduğu bölgesel anlaşmalarla dünya ticaretini adeta 3 kutba ayırdı. Ne yazık ki, biz hiçbirinde yokuz. O nedenle, ihracatımızın neredeyse yarısını yaptığımız AB ile Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi, içinde bulunduğumuz dijital ve yeşil dönüşüm sürecinde de zorunlu bir hal aldı. Aksi takdirde, ihracatımız ciddi sekteye uğrayacaktır.
Dünya ticaretinin %80’ini elinde tutan on ülke ile hem ticaretimizi artırmamız, hem de bulundukları ticari anlaşmaların içinde yer almamız lehimize bir adım olacaktır.
Bununla birlikte, Eurochambres Başkanı Vladimir Dlouhy’nin; “Avrupa'daki yavaşlama Türk iş dünyası ve diğer ticaret ortakları için çeşitli endişeler yaratıyor. Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın Türkiye'nin endüstriyel gelişimini doğrudan etkilemesi şeklinde temel bir risk söz konusu.” açıklaması, içinde bulunduğumuz süreç açısından çok kritiktir.
O nedenle, ticaret heyetlerinin, öncelikli hedef ülkelere daha sık düzenlenmesi ile ticari müşavirlerimizin sayısının ve etkinliğinin artırılmasını son derece önemsiyoruz.
İş dünyası olarak bizler, küresel ticarette daha çok pay alabilmek için uğraşırken, yola çıkmamız engelleniyor. VİZE BAŞVURULARINDA yaşanan gecikme, red veya çok kısa süreli vizeler ile önümüze set çekiliyor. Bu konuda ilgili ülkelerle girişimlerde bulunulması, çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmesi ve kademeli olarak ihracatçılara yeşil pasaport imkanının genişletilmesini, ülke ekonomimiz açısından dikkatlerinize arz ediyorum.
Sayın Bakanım,
Öncelikli çözüm bekleyen konularımızdan biri de YÜKSEK ENFLASYON’dur. Yeni ekonomi yönetimimiz ile bu konuda ciddi adımlar atılmaya başlandı ve Orta Vadeli Program’da da kararlı bir duruş sergilenmektedir. Öncelikle bu gelişme bizlere umut verdi. Öngörülebilir fiyatlama yapmamıza engel olan, çalışanlarımızın refah kaybına yol açan, yüksek enflasyonun düşürülmesine yönelik, atılan adımları destekliyor ve bu kararlılığın kesintisiz devamını diliyorum. Bununla birlikte, Kanuna göre uygun şartları oluşan enflasyon muhasebesine geçilmesi de beklentilerimiz arasındadır.
İş dünyamızın bir diğer ana konusu da FİNANSMANA ERİŞİMDİR. Kredi kullanımındaki sınırlayıcı düzenlemeler ve çok sayıda mevzuat değişikliklerinden dolayı, ticari kredilere ulaşım her geçen gün zorlaştı. Beklentimiz, reel sektörün, özellikle de üreten ihracatçılarımızın kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır. Yeni ekonomi yönetiminin özellikle ihracata yönelik yaklaşımlarından memnuniyet duyduk.
Bu süreçte Bakanlığınıza büyük görev düşmektedir. EXİMBANK sermayesinin artırılmasını önemsemekle birlikte, daralan ticaret ortamında ihracatçımızı desteklemek adına bazı taleplerimiz olacak.
Sayın Bakanım,
Krediler kadar önemli bir konu da malum REEL KURLARIN DÜZEYİDİR. TL’nin döviz karşısında aşırı değerlenmesi de, eksik değerlenmesi de sanayimize ve ekonomimize zarar vermektedir. Pratikte bunu yaşayarak görüyoruz. Dolar üzerindeki baskının, ihracatçıları zor durumda bıraktığının, rekabet gücünü azalttığının altını çizmek isterim.
Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in de ciddi mesai harcadığı, yabancı sermaye yatırımlarının ülkemize yeniden gelmesini birçok açıdan bizler de çok önemsiyoruz. Bunun için de, temel kriter olarak öncelikli baktıkları hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile kurumların bağımsızlığının sağlanması da son derece önemlidir.
Sayın Bakanım,
Bir gerçek var ki, sanayimiz geliştiği, büyüdüğü, ihracat yapabildiği sürece bölgemizin, ülkemizin refah seviyesi artacaktır.
Küresel ekonomideki belirsizlik devam ederken, bizim atacağımız adımlar stratejik önem taşımaktadır. Paylaştığım konu başlıklarının da bu kapsamda değerlendirilmesini, gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcıların ekonomide güven ve öngörülebilirlik aradığını da dikkatlerinize arz ederim.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını gururla kutlarken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, kamu-özel işbirliği ile tüm güçlükleri, akılcı politikalarla aşacağımıza, yeni bir heyecan ile ülkemizi hedeflenen seviyeye getireceğimize olan inancımla, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Ender YORGANCILAR
Yönetim Kurulu Başkanı