Cumhuriyet Halk Partisi’nin Sayın Genel Başkanı,
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanımız Sayın Tunç SOYER,
Sayın Milletvekilleri,
Sayın Başkanlar,
Saygıdeğer Konuklar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası ve şahsım adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Genel Başkan,
Güzel İzmirimize hoş geldiniz. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanlık makamınız hayırlı olsun. Başarılar diliyorum.
Konuşmama teşekkürle başlamak istiyorum. Tunç Soyer Başkanımıza, İzmire katkıları için bizimle kurduğu istişare için çok teşekkür ediyorum. Cemil Tugay Başkanımıza ve tüm ilçe başkan adaylarımıza başarılar diliyorum.
Her Başkanın/adayın kendine özgü bir yönetim tarzı olduğu gibi her şehrin de kendine özgü bir yönetilme tarzı vardır. İzmir, bu açıdan en özgün şehirlerin başında gelir. Sanıldığı gibi İzmir, hiçbir siyasi görüşün hakimiyeti altında değildir. Sizler de çok iyi bilirsiniz ki, İzmir’in sahip olduğu değerler de, kültür de buna müsaade etmez. Yerelde esas olan, olması gereken verilen hizmettir.
İzmir’de yaşayan bir vatandaş olarak her şeyden önce; halkın ve şehrin ihtiyaçlarını doğru belirleyip, ivedilikle önce sorunlara sonra da İzmir’i marka şehir yapacak projelere odaklanılmasına ihtiyaç olduğu inancındayım.
Ve tüm bunlar yapılırken de, yerelin ilgili paydaşları ile sürekli diyalog halinde olunmalıdır.
Bakınız İzmir’de tüm ülkeye örnek olacak bir uyum var. EBSO, İZTO, Borsa ile birlikte istişare, ortak akıl ve sonuç odaklı çalışıyoruz. Başkanlara teşekkür ediyoruz.
Çünkü, Dünyanın içinde bulunduğu dönüşüme baktığımızda;
İzmir, işte böyle bir şehir. Son yıllardaki sıçraması bu yeteneklerinin yerli, yabancı otoriterler, yatırımcılar tarafından da fark edilmesinden kaynaklanmaktadır. Zira, FDI Intelligence tarafından yayınlanan “Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri araştırmasında İzmir; Doğrudan Yabancı Yatırımlar Stratejisi kategorisinde Avrupa’nın ilk 10 büyük şehri arasındadır.
İzmir’in rekabet gücünü artıracak, ülke ekonomisine katkı koyacak bu başlıklar, ne sadece belediyenin, ne de sadece Hükümetin gayretiyle olabilir. Hükümet ve tüm yerel yönetimler, ortak bir yaklaşımla İzmir’in bu potansiyelini ortaya çıkarmakla yükümlüdür.
İzmir 1 verildiğinde 3 alınan bir şehirdir.
Sektörel çeşitliliği ile İzmir; sanayiden tarıma, turizmden ticarete, kadar birçok alanda aynı anda potansiyelini ortaya koymaktadır. Dünya kentleri arasında öne çıkmak isteyen bir şehir için bunlar büyük avantajdır.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak bu farkındalıkla; Üretim Yoksa Kalkınmak Hayaldir anlayışımızı, sanayiden tarıma, dijitalleşmeden yenilenebilir enerjiye kadar somut olarak ortaya koymaya çalışıyoruz.
Gerek teşviklerin sağlanmasında, gerekse yatırımcıları ikna aşamasında Odamızın da büyük gayretleri ile İzmir’i yenilenebilir enerjide özellikle de rüzgar enerji tribünleri üretiminde merkez yapma gayretlerimizin meyvelerini kuzey aksımızda görmekteyiz.
Ancak, biz bu anlayış içinde iken, büyük sanayi yatırımları için imara açılacak büyük çaplı arsa temin edemiyoruz.
Ülke sanayisinin %8’i, ihracatının %9,3’ü İzmir’de gerçekleştiriliyor iken sanayi alanındaki payımız %3 sınırında olup, iller arasında 8. sıradayız.
Türkiye, bugün üretim ve pazar çeşitliliği açısından Çin ve Hindistan ile yarışır durumdadır. 200 ülkeye ihracat yapan İzmirimiz, ülkedeki toplam üretimin %58,6’sı yani ürettiği 2.300 ürün ile bu yarışa en büyük katkı koyan 2. ildir.
O nedenle, İzmir’de sanayi alanları büyük önem arz etmektedir. İlçelerin kendi dinamikleri dikkate alınarak ilçe bazlı teşvikler ile üretimin artırılması gerektiğini yıllardır ifade ediyoruz.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, Bölge Odası kimliğimizle geçmişten bugüne 21 OSB’nin kurulmasında öncü olduk. İzmir özelinde ise 16 OSB’nin 14’ü kurucu ortağıyız. Türkiye’de bir ilk olan 15. OSB girişimimiz atık ihtisas OSB için de yer arayışımız hala devam ediyor. Sanayi alanları konusunda desteklerinizi rica ediyoruz.
İzmir;
Doğrudan yabancı sermayeli firmaların öncelikli tercih ettiği sanayi şehridir.
Net ihracatçı şehirler arasında 1. sıradadır.
Vergi bilinci en yüksek illerin başındadır.
Uluslararası marka fuarları ile Bölgenin itici gücü ve Türkiye’nin modern yüzüdür.
Bakınız,
Küresel ekonomide, kutuplaşma ticari birliktelikler hiç olmadığı kadar hız kazanmış, Batı’nın Çin’e alternatif olarak desteklediği Hindistan ile IMEC Koridoru gündemde iken,
Küresel Geçit programı ile AB’yi daha etkili bir jeopolitik oyuncu haline getirecek küresel tedarik zinciri oluşturmak hedefleniyor iken,
Türkiye ve İzmir olarak bu tedarik zincirlerinin güçlü bir parçası olabiliriz.
Tüm kazanımlarımızı ve gelecek planlarımızı korumak için, kentimizin depreme hazırlanmasının ise en önemli husus olduğunu da özellikle vurgulamak isterim. Deprem ve kentsel dönüşüm bu şehrin en kritik konularıdır. Bu konularda daha fazla zaman kaybına tahammül yoktur.
21 fay kırığı olan bir şehirde 36 bin binanın dönüşümü söz konusu iken, okulları büyük risk altında iken, ne insanımız ne de sanayimiz güvende değildir.
İzmir’i gecekondu şehri olmaktan kurtarmamız lazım. Ancak, bu da yanlış anlaşılmasın. İzmir, Manhattan da olmasın. Yabancı misafirlerimizin havaalanından sonra gördüğü ilk yer olan Yeşilova bölgesi ve Uzundere bölgesi aslında derdimizi anlatmaktadır.
Sonuç olarak söyleyebilirim ki, İzmir sahip olduğu potansiyeli ile yerelden kalkınmanın en önemli itici gücüdür. İzmir, Türkiye için bir şanstır. Yeter ki, kaynaklarımızı İzmir için doğru ve etkin kullanalım. Türkiye’nin tüm şehirlerine örnek bir kent modeli oluşturmalıyız.
Sayın Genel Başkan,
Seçimlerin İzmirimiz için hayırlı olmasını, kentimizi dünya şehirleri arasına taşıyacak adayın başarıyla öne çıkmasını gönülden dileyerek, konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı