10.12.2024-DİJİTAL KÖPRÜ ANADOLU BULUŞMALARI

EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Sayın Vahap MUNYAR, 

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür TAN, 

BloombergHT Genel Yayın Yönetmeni Sayın Açıl SEZEN, 

BloombergHT Programcısı Sayın Dr. Pelin YANTUR,

Saygıdeğer Konuklar, 

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

Dijital Köprü Anadolu Buluşmaları serisini, İzmirimizde düzenleyen Sayın Hakan Güldağ ve Vahap Munyar nezdinde Ekonomi Gazetesi’ne nazik davetleri için çok teşekkür ediyorum. Tarafsız ve iş dünyasına yön veren haberleri ile Ekonomi gazetesinin 2. yaşını kutluyorum. Organizasyon partnerleri, BloombergHT ve QNB’ye de işbirliği için teşekkür ediyorum. 

Konuşmama, küresel ticareti şekillendiren ana eğilimler ile başlayıp, Türkiye ekonomisi ve dijitalleşme ile devam etmeye çalışacağım.

İlk kez 2016 yılında sunumlarımda kullandığım ve bugün hala geçerli olan “yeni dünya düzeninde yeni yaklaşımlar”, küresel ticarete yön vermeye devam ettiği için mutlaka takip etmemiz gerekiyor. Nedir bunlar?

Yakın coğrafyamızdaki sıcak savaşlar başta olmak üzere, dünya genelinde jeopolitik gerginlikler, ticaret savaşları, korumacılık, bölgesel güç blokları bir yanda, diğer yanda üretimi doğudan batıya döndürme çabaları, demografik değişim, sanayi 4.0 ile başlayan teknolojik dönüşüm, dijital para ile ticarette yeni ödeme sistemleri, krizlere açık küresel ekonomiler ve son dönemde eklenen yeşil dönüşüm konuları öne çıkmaktadır. 

Öyle ki, Trump 2.0 dönemi ile ticaret savaşları, korumacılık artarken, güç blokları değişebilir, yeşil dönüşümün gerekleri askıya alınabilir gibi değişimler de gündemde.

Bu temel yaklaşımlar bir yana, küresel ekonominin gündeminde olan 3 sorundan ikisi olan küresel enflasyon ve yavaş büyüme ile biz de aktif olarak mücadele ediyoruz. Kamu borcu/GSYH oranı şu anda bizim için risk teşkil etmiyor. 

Eylül ayında İzmir’de ağırladığımız Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’a yaptığım konuşmada Türkiye ekonomisinin geleceği açısından yer verdiğim çözüm bekleyen ana konularımızı, burada sizlerle de paylaşmak istiyorum.

İlki, büyük aşama kat ettiğimiz, ancak bugüne gelinceye kadar oldukça hasar aldığımız, büyük fedakarlıklar yaptığımız enflasyona ilişkindir. 

YÜKSEK ENFLASYON’un yarattığı etki, öngörülemez bir ekonomik süreçtir. Bugün düşüş eğilimi söz konusu olsa da, sadece para politikası araçları ile çözme gayreti çift haneli yüksek bir seviyede takılı kalma riskini artırıyor. Tasarrufun sadece özel sektörde değil, kamuda da uygulanması büyük önem taşımaktadır. 

Enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi anlamına gelmediği için de maliyetlerdeki artışın devamı ile kontrolsüz ve kötü niyetli artışlarla halkta yoksulluğu artırırken, iş dünyasında da yatırımları ve üretimi öteliyor. Yatırım ve üretim olmadan, istihdamın artması oldukça güç. 

İkinci başlığımız olan MÜLTECİ VE SIĞINMACI POLİTİKASInın, bizi götüreceği nokta sosyo-ekonomik ve güvenlik riskidir. Bugün, Almanya’dan İran’a birçok ülke sığınmacıları sınır dışı ediyor. Suriye’de yaşanan rejim değişikliği, niteliksiz sığınmacıları göndermek için önemli bir fırsat.

Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; Eğitim başlığını ülkemizin en hassas konularından biri olarak görüyoruz. Çünkü, EĞİTİM SİSTEMİ’ndeki sorunlar, hayatın her alanında vasatlığı toplumun geneline yerleştiriyor. Küresel üretim üssü hedefi olan ülkemizin, nitelikli işgücü ihtiyacını, bugün ne meslek liselerimizle, ne de üniversitelerimizle sağlayabiliyoruz. Bilgi bazlı sanayi yolunda, ara elemana ulaşamamak, üretimin sürdürülebilirliğini de riske atıyor. Başlangıç noktamız, memleket meselesi olan meslek liseleri olmalı ve teşvikler artırılmalıdır.

Ve son başlığım. HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ilkesidir. Aksini düşünmek mümkün değilken, pratikteki uygulamalar ne yazık ki, adalete olan inancı sarsıyor. Bu da, içerde ve dışarda ülkeye olan güveni azaltıyor.

Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde; 

Genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Her zaman ifade ettiğim gibi, döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz.

Sanayicinin penceresinden bu cümleleri o gün Sayın Yılmaz’la, bugün sizlerle paylaşıyorum. Çünkü, inanıyorum ki, bu başlıklardaki her bir iyileşme adımı, ülkemiz ekonomisine de ivme katacaktır. 

Değerli Konuklar,

Bunları neden ısrarla dile getiriyoruz. Çünkü, açıklanan 3. çeyrek büyüme verilerinde bir kez daha sanayinin daraldığını gördük. Sanayi daralıyor. Bugün üreten kesim olarak, adeta cepten yiyoruz. 

Enflasyonun yol açtığı yüksek maliyetler, finansmana ulaşmanın hem zor hem de çok maliyetli olması, kurun baskılanması özellikle KOBİ’lerin yaşam ömrünü kısaltıyor. O nedenle, içinde KOBİ’lere özel kredi imkanının da olduğu, üretimi ve ihracatı destekleyen bir programa ihtiyaç olduğunu da hatırlatmak isterim.

Oysa ki, bugün dünya ikiz dönüşüm içerisinde. Bizim KOBİ’lerimizin finansman sorunlarını aşmış olması ve ihracata odaklanması gerekiyor. Bu süreçte, KOBİlerimizin çok daha güçlü ve dinamik kalmasını sağlamalıyız. 

Dijital dönüşümün ve ticaretin dijitalleşmesinin rakiplerimizle, aradaki rekabet açığını kapatmak için özellikle kadınlar, gençler ve KOBİ'ler adına önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Diğer yandan, e-ticaretin kırsaldan kente göçü durdurma özelliği de mutlaka doğru değerlendirilmelidir.  

Ve tabi ki, düşük gelirli ekonomilerin kendi kaynaklarını daha iyi kullanmaları açısından da e-ticaret önemli maliyet avantajları sağlıyor.

Ne yazık ki, Türkiye Küresel Dijital Rekabet Endeksi’nde; 2020’de 44. sıradayken, 2021’de 48. sıraya, 2024’de ise 55. sıraya kadar gerilemiş durumda. Alınan kararlarda, izlenen politikalarda bu alanı geliştirebilirsek başta orta gelir tuzağını aşmak olmak üzere çok yönlü kazanımlarımız olacağına inanıyorum. 

Küresel mal ihracatımızdaki payımız da, küresel ekonomideki payımız da %1 seviyelerinde. Bu oranı artırmanın yollarından biri de ihracatta dijital teknolojileri etkin bir şekilde kullanmaktan geçiyor. 

Bilindiği gibi üretim potansiyelimiz çok güçlü. Milli gelirimizin dörtte biri mal ihracatı kaynaklı. Buna hizmet ihracatını da eklediğimizde oran artıyor. Refah seviyemizi yükseltmek istiyorsak, önce katma değerli üretime, ardından da ürettiğimizi satabilmenin yöntemlerine odaklanmalıyız.  

Bakın, Alibaba’nın her yıl bekarlar günündeki cirosunu takip ediyorum. 2019 yılında 38 milyar dolar olan ciro, geçen sene yaklaşık 90 milyar dolar, yani 2.1 Trilyon TL. idi. 1 haftalık cirosu bu. 

İSO 500 büyük firmanın 2023 yıllık cirosu 7,5 trilyon TL. Türkiye’nin en büyük 500 büyük firmasının tüm yıl boyunca yaptığı cirosunun yaklaşık üçte birine Alibaba, e-ticaret ile 1 haftada ulaşıyor. 

Bir adım daha gidelim. Alibaba’nın bu cirosu, 500 büyük firmanın en büyük ilk 11 firmasının toplam cirosuna denk geliyor. 

Bu muazzam bir başarı. Bizim ulusal e-ticaret platformlarımızdan birinin yıllık en fazla cirosu ise 75 milyar TL civarında.

Ülkemizde e-ticaret hacmi 2023 yılında bir önceki yıla göre %115 artarak 1,85 trilyon TL’ye yükselmiş olsa da, bu hali ile bile Alibaba’nın 1 haftalık cirosunu yakalayamıyoruz. Ülkemizde genel ticaretin beşte biri kadar e-ticaret yapılıyor. 

2023 yılında e-ticaret hacmi içinde; yurt içi harcamaların payı %93,37 olarak gerçekleşirken, diğer ülkelerin ülkemiz e-ticaret sitelerinden yaptığı harcamaların payı %2,88, vatandaşlarımızın yurt dışından yaptığı alımların payı ise %3,75 olarak gerçekleşmiştir.

Aslında odaklanmamız gereken kısım, %2,88’i nasıl artırabiliriz olmalıdır?

Şu anda, küresel nüfusun üçte biri, yaklaşık 2,71 milyar tüketici, online alışveriş yapıyor. Bu rakamın önümüzdeki beş yıl içinde 3,9 milyarı aşması öngörülüyor. Bir bilgisayar üzerinden bu kadar insana ulaşabilir, mal satabilirsiniz. Sürekli büyüme potansiyeli olan bir pazardan mutlaka daha fazla pay almalıyız. 

Bu farkındalıkla, Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak üyelerimizin e-ticarete ilişkin desteklerden yararlanması, bu alana yönelmeleri için eğitim ve toplantılar düzenliyor, bilgilendirmeler yapıyoruz. 

Odamızın dahil olduğu Konsorsiyum bütçesi 2.3 Milyon €’luk AB projesi olan EBIC EGE Avrupa İşletmeler Ağı Single Market Programı ile dış ticaret yapan/yapmak isteyen tüm üyelerin firmalarla eşlemesini sağlıyoruz. 

Bu, Dünyanın en büyük Uluslararası Ticaret ve Teknoloji Transfer ağıdır. 3 yılda bir yenilenen projeyi 7 dönemdir devam ettiriyoruz. Üyelerimizin bu ağa dahil olmaları için de periyodik bilgilendirme yapıyoruz. 

Eylül ayında ihracatçı firmalarımıza özel yapmış olduğumuz bir ankette şu sonuçlar ortaya çıktı. Firmaların;

•        %88’inin, ihracatının içinde e-ticaretin payı sıfır. Bu firmaların %77’si KOBİ.

•        İhracatının içinde e-ticaretin payı %70 olan üyelerimizin oranı sadece %2’dir.

Ticaret Bakanlığı verisine göre; İZMİR’deki işletmelerin %15’i e-ticaret yapmaktadır. Bu da Türkiye’deki toplam e-ticaret yapan firmaların %7,5’ine denk gelmektedir. Gerek e-ticaret yapan firma sayısı, gerekse toplam satış açısından 3. olan İzmir’in bu performansını yeterli görmüyorum. Çünkü, İzmir, geçmişten gelen ticaret kaslarını dijital dünya ile birleştirmeye en yatkın şehirlerin başında gelmektedir Net ihracatçı bir şehir olan İzmir, ülke sanayisindeki %7,3 payı ve en fazla ürün çeşitliliği ile de İstanbul’dan sonra 2. sırada yer alıyor. 10 üniversitesi, 6 teknoparkı,17 OSB’si, 3 Serbest Bölgesi ile İzmir’in, ülkemiz ekonomisine ciddi katkısı var.

Diğer yandan, E-İhracat Seferberliği  kapsamında TOBB olarak, 2018 yılında firmaların Alibaba’ya üye olmak için ödemeleri gereken bedelin ön finansmanını sağlayarak o ilk adımı atmalarına vesile olduk.

Ayrıca, 2016 yılında  'TOBB E-ticaret Meclisi kuruldu. TOBB, Türkiye’nin önde gelen e-ticaret firmalarıyla  kamu kurumları arasında bir köprü görevi üstleniyor. 

Örneğin, TOBB koordinasyonunda; başta Amazon Türkiye, Trendyol ve Yemeksepeti olmak üzere, Askon Design Center, Hipotenüs, Ideasoft, Ticimax ve TOBB ETÜ Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) işbirliği ve katkılarıyla 23 Aralık-11 Şubat 2024 tarihleri arasında E-Ticarette Uzmanlık Eğitimi’nin 6. etabı gerçekleştirilecektir. Çevrimiçi platformda gerçekleştirilecek projede; 1 yıl içerisinde toplam 500 kişiye e-ticaret eğitimi verilmesi hedeflenmektedir. Bu eğitim ile KOBİ'lerin dijitalleşerek e-ticarete başlaması amaçlanmaktadır.  

Benzer şekilde, TOBB Türkiye’nin dijital dönüşüm platformunu oluşturarak, KOBİ’lerin dijital dönüşümüne rehber olmaktadır. QNB’de İJİTAL Köprü ile Akılı KOBİ platformunun ilk resmi iş ortağıdır. 

TOBB ve odalarımızın gayreti, devlet destekleri ve firmalarımızın bu alana yoğunlaşmaları ile daha dijital bir ticaret ortamı yaratmamız mümkün. Bu vesile ile e-ticareti artırmak istiyorsak, PayPal ile ödemeye de imkan tanınması gerektiğinin altını çizmek isterim.

2025 yılından itibaren e-ticaret platformlarında ürün satan şahsi işletmelerden %25, Limited ve Anonim şirketlerden %15 gelir vergisi stopajı söz konusu. Bu oranlar oldukça yüksek ve sektörün büyümesine engel teşkil edecektir.

Diğer yandan, firmalarımız da, değişen tüketici eğilimlerini doğru değerlendirmelidir. Stratejik bir tüketim anlayışı için stratejik bir iletişim politikası zorunludur. Uzun ve sağlıklı bir yaşam, çevre dostu ürün tercihi, etkin yapay zeka kullanımı, katma değerli ürünler tüketici eğilimlerinde öne çıkmaktadır.

Ülkemizin potansiyeline ve avantajlarına, reel sektörümüzün gücüne yürekten inanan biri olarak, e-ticarette KOBİ’lerimizi etkinleştirmeyi; dijital köprünün temellerini sağlam atmak ve sanayimizin geleceği açısından son derece önemli görüyorum.

Birkaç farklı platformda dile getirdim. Küresel ekonomide rekabetçiliğin geldiği nokta açısından burada da tekrar altını çizmek istiyorum. “Avrupa Rekabetçiliğinin Geleceği” raporunda; Mario Draghi’nin uyarısı ile konuşmamı tamamlamak istiyorum.

AB’nin, ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını belirterek diyor ki;; “Harekete geçmezsek, ya refahımızdan, ya çevremizden, ya da özgürlüğümüzden ödün vermek zorunda kalacağımız bir noktaya geldik.” 

Saygılarımla,

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın