Değerli Başkanlarım,
Kıymetli Arkadaşlar,
Malum süreçten dolayı toplantımızı video konferans yoluyla gerçekleştiriyoruz. Herkesin sağlıklı olduğunu ümit ediyorum. Yüksek İstişare Kurulu’muzun 3. Toplantısına hoş geldiniz.
Mart’ın ikinci haftasından itibaren başlayan zorlu süreçten bugün normalleştiğimiz sürece gelirken Oda olarak neler yaptığımızı, bu süreci nasıl yönettiğimizi hızlıca sizlerle paylaşmak istiyorum:
TOBB Sanayi Konseyi, TOBB 365 Başkanla İstişare
T.C. Ticaret Bakanı, T.C. Hazine ve Maliye Bakanı, T.C. Tarım ve Orman Bakanı, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı katılımlı toplantılarda ve Ege Bölge Toplantısı’nda konularımızı aktardım.
Odamız Meclis Toplantıları (Üç tanesi de webinar) (T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı katılımı)
EBSO Yönetim Kurulu Toplantıları
İzmir İl ve İlçe Oda ve Borsa Yönetim Kurulu Başkanları ile haftalık istişare toplantıları
İlimizde oluşturulan Pandemi Kurulu Toplantıları
İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu
Ekonomi Muhabirleri ile Değerlendirme Toplantısı
Model Fabrika Çalışma Grubu Toplantıları
İZFAŞ Toplantılarında istişarelerde bulunduk.
Ayrıca,
Bunların haricinde sürecin gerektirdiği yeni hizmetler sunmaya başladık.
Ve bu süreçte, öncelikle firmalarımızı, insanımızı yaşatmamız gerektiğinin altını hep çizdik. Çünkü, yaşat ki, yaşayasın.
Sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere, bu süreci atlatmamız için tüm riskleri göze alıp canla başla çalışan herkese minnettarız.
Böylesi derin bir kriz, hepimizi zincirleme etkileyen bir yapıya sahiptir. Öncelik insan sağlığı olduğu için alınan tedbirlere sıkı sıkıya uymak zorundayız. Ne yazık ki, rakamlar da göstermektedir ki halkımızda bir gevşeme söz konusudur. Ve bu çok tedirgin edicidir. Bakınız, İtalya vaka sayılarını 100’lere indirdi ve burada tutabiliyor. Biz hala 1.000’in altına indiremedik. Bireyi, toplumu, firmalarımızı, ekonomiyi zincirleme olumsuz etkileyecek bu atalete bir son verilmelidir.
Değerli Başkanlar,
Yüzyılın krizi, Covid-19 sürecinin etkilerini bugün belki de sadece yüzeysel olarak görebiliyoruz. Mali dayanıklılığı olmayan firmalarımız açısından bu süreç ne yazık ki zorlayıcı olmaya devam edecektir.
Covid-19; dünya için birçok açıdan bir dönüm noktası olurken, farklı deneyimleri de kazanmamıza imkan tanıdı.
Herkesin şunu net olarak gördüğünü umut ediyorum:
Bu yeni düzene, eski alışkanlıkları ile devam edenler, çevik olamayan ve kaynaklarını verimli kullanamayanlar, zamanla kayıplarını telafi edemeyecek noktaya gelecektir.
Operasyonlarını ve süreçlerini mevcut şartlara göre dönüştürme becerisi olan kurum ve kuruluşlar daha az sıkıntı yaşadılar.
Adı yeni normal olabilir, yeni gerçeklik olabilir, yeni dünya olabilir. Ne derseniz deyin. Ama yola devam edebilmek için dönüşmemiz gerektiğini de artık görmemiz lazım. Kültürel olarak bizde kabul gören “kervan yolda düzelir” anlayışı, bu yeni düzende işlemeyecektir.
Böylesi bir krize hazırlıksız yakalandığımız, o ilk şoku atlattık. Ancak, ekonomik göstergeler, özellikle de artan borçluluk işlerin kolay kolay yoluna giremeyeceğini de göstermektedir.
Küresel ekonomi bir borç sarmalının içinde ve 2019 sonu itibariyle 255 trilyon yani küresel GSYH’nın 2,7 katına ulaşmış iken, 2020 sonunda 270 trilyon dolar beklenmektedir ki bu da küresel GSYH’nın 3 katı anlamına gelmektedir.
Geçen haftalarda açıkladığımız 100 büyük firmamızda da borçluluk oranlarının ne kadar riskli bir seviyeye ulaştığını gördük. Borçla üretme planı, borçla yatırım yapma sürdürülebilir bir durum değildir. Çalışmanın 2020 sonuçlarında, salgın nedeniyle oranlar daha da kötüleşecektir.
Kuşkusuz, bu süreçte tüm dengeler alt üst oldu. Dış kaynak girişimiz sorunlu, turizm gelirlerimiz son AB kararı ile umutsuz, Vadesi gelen borçların, ertelenmelerin ödenmesi söz konusu. Veriler yavaş yavaş toparlanma sinyali verse de, PMI 2018 Şubat ayından bu yana ki en yüksek seviye olan 53,9’a çıksa da işsizlik ciddi baskı yaratacaktır.
Diğer yandan, küresel ekonomi için ortalama -%5,3, Türkiye için -%4,5 ve Euro Bölgesi için ise %9,5 daralma beklentileri hakimdir.
İhracatımızın yaklaşık %50’sine yaklaşan Avrupa’nın, bizim iki katımız daralması, en az bizim daralmamız kadar kötü bir haberdir. O nedenle, Ticaret Bakanlığımızdan yeni pazarlar noktasında ihracat seferberliği ve destekleri bekliyoruz.
Ülkemiz için bu süreç, oldukça zorlayıcı geçse de, önemli fırsatları da barındırdığı inancındayım. Bardağın dolu tarafına da bakmak isterim. Tabi ki değerlendirebildiğimiz sürece.
Öncelikle yakın coğrafyamızdaki ülkelerin artık Çin gibi uzak ülkeleri tercih etmek yerine “evinin yakınına odaklan” avantajını kullanmak istediklerini ve ülkemizin adının öne çıkarak, farklı sektörlerden Türkiye’ye bir ilgi olduğunu gözlemliyoruz.
Ancak, şu bir gerçek ki, Çin kadar ucuz değiliz. Yine de kuracağımız ilişkiler ve yaratacağımız fırsatlarla Avrupa için ideal bir üretim merkezi olabiliriz. Özellikle de katma değerli üretim için bu seçenek iyi değerlendirilmelidir. Lojistik altyapımız başta olmak üzere eksiklerimizi tamamlamalıyız.
Diğer yandan, dünyada Çin’e karşı ciddi bir tepki var. Belki zamanla azalacak belki de daha da şiddetlenecek. Bu bize bir fırsat yaratabilir. Özellikle de, Afrika’da hakimiyetini hissettiren Çin’in, bu süreçteki itibar kaybından, oradaki pazarlara yoğunlaşmanın tam da zamanıdır. Zira, Türkiye, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan bölge için birçok açıdan avantajlı bir ülkedir.
O nedenle, başta AB olmak üzere uluslararası işbirliklerine, diplomasiye daha fazla ihtiyacımız olduğu, lobi çalışmalarımızı artırmamız gereken stratejik bir süreçteyiz.
Avrupa’da kendini kanıtlamış bu süreçte zor durumda olan veya satışa çıkan firmaları devletin de desteği ile satın almak, uluslararası tedarik zincirleri ile ilişkilerimizi de güçlendirecektir.
Bu süreçte belki de en önemli kazanımımız, tarım sektörünün ve tarım potansiyelimizin ne kadar stratejik değerde olduğunu anlamış olmamızdır. Bu yönde atılacak adımlar geleceğimizi şekillendirecektir.
Bir diğer fırsatımız, sağlık turizmi olacaktır. Ümit ederim ki, rakamların gerçekliğine duyulan şüpheler bu durumu gölgelemez. Başta Bölgemiz olmak üzere sistemli bir şekilde bugünden sağlık turizmi planlarını oluşturmalıyız.
Covid-19 ile belki 5 yıl sonra atacağı adımları bugün atmaya başlayan KOBİ’lerimizin dijitalleşmesi, verimliliği temel alması, üretimi daha dinamik kılacaktır. O nedenle de, Türkiye için bunu bir fırsat olarak görüyor ve kısmen yapılan destekleri önemsiyorum. Ancak, bu süreçte dijitalleşme yatırımları için KOBİ’lerimize ivme katacak destekler çeşitlendirilmelidir.
En kısa sürede yüz yüze gelebilmemiz ümidiyle, sağlıklı günler diliyorum.
Saygılarımla,
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı