07.03.2024 İZMİR İŞ DÜNYASI BULUŞMASI (T.C ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI SAYIN MEHMET ÖZHASEKİ’NİN KATILIMLARIYLA)

Sayın Bakanım,

Sayın Valim,

Değerli Milletvekillerimiz,

Sayın Başkanlar,

Saygıdeğer Konuklar,

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.

 

Sayın Bakanım,

İzmir’de sizleri ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. Yoğun programınız içinde vakit ayırdığınız için teşekkürlerimizi arz ederim.

 

Sayın Bakanım,

Küresel ekonomideki gelişmeleri konuşurken, özellikle son birkaç yıldır siyasetin, ekonomik konuların dışında iklime, doğal afetlere her geçen yıl daha çok vurgu yapıyoruz, yapmak zorunda kalıyoruz.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan 10 yıl içinde olası risklerin ilk 5’inin dört tanesi iklim değişikliğine ilişkin konuları içeriyor.  

 

AB’yi Avrupa Yeşil Mutabakatı hazırlığına iten ve ülkeleri bir dönüşüm sürecine zorlayan sebeplerin önemli bir kaynağı da bu gelişmelerdir.

 

O nedenle, dünyanın içinden geçmekte olduğu bu değişim ve dönüşüm sürecinde en kritik bakanlıkta görev yapmaktasınız. Sorumluluğunuz çok fazla. Ancak, somut atılan/atılacak adımlarla da bir o kadar riskleri en aza indirerek yaratacağınız fayda da çok fazla. Allah yardımcınız olsun.

 

Sayın Bakanım,

Sanayide sürdürülebilirliğin sağlanması adına birkaç konuyu paylaşmak istiyorum.

Öncelikle yeşil dönüşüm sürecinde; gerek kamuda gerekse özel sektörümüzde büyük bir gayret söz konusu. Son açıklanan “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi”ni özel sektörümüz için bir fırsat olarak görüyorum. Bu ve benzeri finansal destekler; %99’u KOBİ olan ve yüksek enflasyonun da tetiklediği ciddi maliyet sorunları ile baş etmek zorunda kalan firmalarımız için çölde vaha gibi. Benzer finansal desteklerin artması geçişi kolaylaştıracaktır.  

 

Kuralları değişen bu yeni dünyaya uyum sağladığımız sürece, ayakta kalabileceğiz. Bunu firmalarımız tek başına başaramaz.

AB Yeşil Mutabakat kapsamında firmalarımız ihracatta karşılaşabileceği sorunların farkında. Ancak, enerji yoğunluğu yüksek sektörlere ürün&hizmet tedariki sağlayan küçük ölçekli sanayicilerimizin de hazırlanması son derece önemlidir.

 

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında vergilendirmelerin başlayacağı 01.01.2026 tarihi sonrasında Türk sanayisinin ağır vergilendirmeler ile karşı karşıya kalmaması amacıyla; Ticaret Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğinde, regülasyon kapsamında yer alan ürünlerin hangi tesisler tarafından üretildiği, üretim ve ihracat miktarları gibi kritik bilgilerin tespit edilmesiyle sektörel analizlerin yapılması gerektiği görüşündeyiz.

 

TOBB olarak da, sera gazı emisyonlarının hesaplanması için Karbon Platformunu açtık. Bu yönde çalışıyoruz.

 

 “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması”, üretimin önünde bir engelmiş gibi görünmekle birlikte, uyum sürecinin hızlı olması yeni ticaret sistemini Türk sanayicimizin lehine çevirmek mümkündür.

 

Bu amaçla, Bakanlığımızın başta üyelerimizin kurumsal karbon ayak izi hesaplamalarını yapabilmeleri ve çıkan sonuçlara göre emisyon azaltım çalışmalarına başlayabilmesi için yönlendirici ve destekleyici olması önem arz etmektedir.

 

Diğer yandan, Bakanlığımızın sektörel olarak dekarbonizasyon yol haritalarını oluşturması ve bizleri yönlendirmesi de büyük fayda sağlayacaktır.

 

Artık daha az atık üretenin, atığı geri dönüştürerek tekrar kullananın bir adım öne geçtiği bir dönemdeyiz. Ve hatta artık bilinçli tüketici de; doğa dostu firmaları, ürünleri ve hatta ülkeleri tercih eder noktadadır.

 

Dünyada, satın al-kullan-at devri artık bitti. Geri dönüşüme katkı sağlamak adına vatandaşı teşvik ederek ödüllendiren bir sistemin oluşturulmasını, endüstriyel simbiyozun kapsamının genişletilerek teşvik edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesini döngüsel ekonomiye geçiş adına çok önemsiyoruz.


Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak bizler de 1985 yılında kurulan Odamız Çevre Çalışma Grubumuz ile bu farkındalığa sahip olduk ve dönüşüme uyum sağlamaya çalışıyoruz. Atıkların Geri Kazanılması Sanayi meslek grubunda 90’ın üstünde üyemiz var.

Türkiye’de bir ilke imza atarak, İzmir’de Atık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması yönündeki girişimlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Henüz yer bulamadık.

Ancak, atıkların kaynağında yönetilmesinin sağlanması amacıyla gerek belediyelerin imar planlarında, gerekse Organize Sanayi Bölgelerinin ilgili planlamalarında mutlaka atık sektörüne de belirli oranlarda yer verilmesini talep ediyoruz.

 

Sayın Bakanım,

Diğer bir önemli konumuz deprem. Ülkemiz de, İzmir de, ciddi bir deprem riski ile karşı karşıya. 1 yıl önce yaşadığımız acıyı unutmak mümkün değil.

Giderek daha kritik olan çevre konularının ağırlığı ve yoğunluğunu dikkate aldığımızda, doğal afetlere odaklanan bir Afet Bakanlığı’na ihtiyaç olduğu inancındayım. “Deprem öldürmez, bina öldürür.” Gerçeğini neden her depremde test etmek zorundayız? Depremde başarı sağlamış ülke örneklerinden neden ders alamıyoruz? 5 şiddetinde dahi yüreğimiz ağzımızda. Evet, dirençli kentler kurmak için kaybedecek vaktimiz ne yazık ki yok.

 

Diğer yandan geçen sene yaşanan deprem bölgesinde de gördük ki, sigortalı fabrika oranı sadece %20’ler civarında. Maliyetlerin çok yüksek olması oranın artmasını engelliyor. Bu noktada devletimizin sigorta şirketleri ile sanayicileri bir noktada buluşturacak altyapıyı hazırlaması hususunu değerlendirmelerinize arz ederim.

Geleceğimizi şekillendirecek en önemli konulardan biri de su kaynaklarımızın azalıyor olmasıdır. Sıcak savaş, ticaret savaşları derken “su savaşları” bugün bize uzak geliyor gibi görünse de, uzmanların raporlarında temel konu.

 

2050 yılında dünya nüfusunun %40'ının su sıkıntısı çekmesi gündemde iken, tarımsal ürün seçiminden, atıksuyun geri dönüştürülmesine kadar ekonomik büyümeyi de etkileyecek birçok alanda bugünden etkin hamlelere ihtiyaç duymaktayız. 

 

Kuşkusuz ki, doğa olaylarının gerçekleşmesini engelleyecek doğa üstü güçlere sahip değiliz. Ancak, atacağımız somut adımlarla, yıkıcı etkilerini yönetebiliriz. Bilim de, kaynaklarımız da bunun üstesinden gelmemizi sağlayacak yeterliliktedir. Vatandaştan en üst makama kadar kararlı, tutarlı ve sabırlı bir tutum sergilemeliyiz.

Sayın Bakanım,

Bu konuları değerlendirmelerinize arz ederken, üyelerimizin daha detaylı konularını bir dosya olarak sizlere ayrıca takdim edeceğiz. Hassasiyetiniz ve anlayışınız için teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

 

Ender YORGANCILAR

Yönetim Kurulu Başkanı

 

Başkana Ulaşın