MAS-MÜKEMMEL HATALAR OTURUMU
4 Haziran 2014
Değerli Konuklar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,
Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) İzmir Şubesi’nin her yıl düzenlediği Mükemmelliği Arayış Sempozyumu’nun 15.sinde de bu organizasyonun içinde bulunmaktan büyük mutluluk ve keyif almaktayım.
Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek, ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak misyonu ile çalışmalarını sürdüren KALDER, ülkemize katma değer sağlayan çok önemli bir kurumdur. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
Her yıl yapılan çalıştayların sonrasında edindiğim gözlemim, katılımcıların oldukça memnun kalmaları ve önemli çıktılar elde etmeleridir. Davet edilen seçkin konuklardan, konu seçimine kadar çok özenli bir hazırlığın yapılmasından ötürü de ayrıca tebriklerimi sunuyorum.
Bu seneki organizasyon bizim açımızdan çok heyecanlı. Çünkü Ege Bölgesi Kalite Ödülü’ne adayız. O nedenle konuşmama, biraz kalite yolculuğumuzdan bahsederek başlamak istiyorum.
KALİTE YOLCUĞULUMUZ
Ege Bölgesi Sanayi Odası; gerek iç, gerekse de dış müşterilerine daha geniş ve kaliteli hizmet sunmak, mükemmellik hedefine bir adım daha yaklaşabilmek amacıyla 2010 yılında çıktığı kalite yolculuğunda bugün önemli bir noktada durmaktadır.
Odamız, kurumun ve üyelerinin standartlarını yükseltmeyi, üyelerine verdiği hizmetin niteliğini arttırmayı ve bunun sürdürülebilirliğini sağlamayı hedeflemiş ve bu yönde sistemin sağlanması hususunda ciddi mesai harcamıştır.
Bu kapsamda, Avrupa’daki Odaların verdiği 5 yıldızlı hizmeti sağlıyor anlamına gelen Akredite Odalar arasında ilk sırada yerini almış ve her denetiminde de A düzeyindeki en yüksek notu ile başarısını teyit etmektedir.
Yönetime geldiğimiz ilk günden bu yana; hedeflerimizin odak noktasını, kaliteli hizmet anlayışı ve üyelerimizin, personelimizin standartlarını hep bir adım daha yükseltmenin oluşturduğunun altını çizmiştik.
Hizmetlerini sürekli iyileştirme anlayışı, 2012 yılında Odamıza KalDer tarafından verilen, Ege Bölgesi Kalite Başarı Ödülü’nü kazandırmıştır.
Ayrıca Odamız, Toplam Kalite Yaklaşımı doğrultusunda son 3 yılda hayata geçirdiği sistemlerle büyük bir başarıya imza atmıştır.
• ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi
• 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
• 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi şeklinde sıralanabilir.
Yurtiçinde ulaşılan bu başarıyı perçinlemek üzere EFQM (Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı) tarafından “başarılı biçimde yönetilen ve mükemmel kurum olma yönünde ilerleyen kurumları” tanımak üzere kurgulanmış olan 4 yıldızlı Yetkinlik Belgesi’ni 2012 Kasım ayında alarak kalite yolculuğunda emin adımlarla ilerlemekte olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Değerli Konuklar,
Oturumumuzun konusu ‘mükemmel hatalar’.
Kuşkusuz hatalar hayatımızın bir parçası ve hatalarımızdan çıkardığımız derslerle büyüyoruz. Hani derler ya çocukluğumuza dönelim diye. Sıcak sobanın üstüne elimizi koymamayı ancak tecrübe ettiğimizde öğrendiğimiz ilk yaşam deneyimlerimiz, “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” atasözüyle biz büyüdükçe, artarak büyüyen hatalara ve tecrübelere dönüşür.
BUGÜN BİRAZ GENEL, BİRAZ DA ÖZEL BU HATALARDAN BAHSEDELİM İSTİYORUM.
Hayatında hata yapmayan insan olamaz. Çünkü bizler, komutları önceden belirlenmiş bir makine değil, insanız.
Mükemmel bir insan, ancak hatasından dersini çıkarmış, hatasını çok önemli bir çıktıya, değere dönüştürmüş, hep daha iyiyi nasıl yaparımı arayan insandır.
O nedenle de hatadan korkmak diye bir şey söz konusu olamaz. Korktuğunuz zaman mutlaka tecrübe etmişsinizdir ki hatalar zinciri başlar. Korkunuzun üstüne gittiğinizde de hatanın nedenini anlar ve tekrarlamazsınız.
Aslında hepimiz bu yollardan geçtik, geçmeye de devam ediyoruz.
Güzel bir söz var: “Başkalarının hatalarından öğrenmeniz gerekir. Bütün hataları yapacak kadar uzun yaşamayacaksınız.” Hayatı ve etrafımızda olan biteni gözlemlemek, bizim de hatalarımızı azaltacaktır.
İş hayatımıza dönüp baktığımızda, kimimizde hataların sayısı artarken, kimimizde azalmaktadır. Ancak, mümkün değildir ki ‘ben işimde sıfır hatayla çalışıyorum’ diyen olsun. Küçük de olsa, etkisi az da olsa mutlaka hatalar insanlar içindir. Ancak telafisi olmayan, tsunami yaratan, major hataların devamı ise sorunlar zincirini ortaya çıkarır.
Bir işadamı olarak şunu ifade etmek isterim ki; hiç kimse, hatalarını alışkanlığa döndüren, hatalarını ısrarla devam ettiren kimseyle yola devam etmek istemez. Devam edilse de, sağlıklı çalışan bir sistemin o kişiyi anında diskalifiye etmesi gerekir. Edemiyorsa, demektir ki en büyük hata kişide değil sistemdedir.
Çok beğendiğim bir sözü burada sizinle de paylaşmak istiyorum. Amerika’da, sanayi devriminin lokomotifi sayılan bir işadamının mezarında şu söz yazar: “Burada yatan adam, kendinden akıllı insanlarla çalışırdı.”
Kendimizden daha akıllı insanları ekibimize kattığımızda, sorumluluğu paylaştırdığımızda sistemin de sağlıklı işleyeceği inancındayım.
Oturumun başlangıcında özgeçmişim okundu. Şu anda hem kendi firmalarımda, hem TOBB’da Başkan Yardımcısı olarak, hem de Ege Bölgesi Sanayi Odası’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı’mın ikinci döneminde çok ciddi sorumluluklarım var.
Bazen sabah İzmir’de gözümü açıp, öğlen yemeğimi başka bir şehirde yerken, akşam başka bir şehirde veya ülkede uyuyorum. Ve bu son iki senedir çok daha sık tekrarlanmakta. Böyle bir durumda başarı geliyorsa, hatalar aza indirgeniyorsa kuşkusuz bu sadece benim tek başına başarabileceğim bir durum değil.
Akıllı insanlarla çalışmam, benim en büyük şansım.
Profesyonel iş hayatı acımasızdır. Her sene 1 milyona yakın gencimiz üniversitelerden mezun olmakta ve iş aramaktadır. Ne yazık ki, bu gençlerimize istihdam kapısı olabilecek yerler sınırlıdır. Ve işsizlik rakamımız çift hanelerde seyretmektedir.
Elbette ki özellikle de gençlerimiz iş hayatlarında, özel hayatlarında olduğu gibi hatalar yapacaklar ve elbette ki, biz patronlar, yöneticilerimiz hoşgörümüzü göstereceğiz. Ancak bu hoşgörü sınırsız olamaz.
Gençlerimizden şunu rica ediyorum. Özellikle iş bulma hususunda rekabet çok fazla. Ancak, iş bulunduğunda da o işi hakkıyla yapma hususunda gereken gayretin gösterilmesidir. Biz işverenler, o gayreti gördüğümüzde, yapılan hatalara gözümüzü kaparız.
Ta ki ders alınmadığını ve aynı hataların sürekli tekrarlandığını görene kadar. Çünkü yapılan hatalar, diğer organizasyonların işlerini de olumsuz etkilemekte bu da sistemin tümüne yansımaktadır. İşini hakkıyla yapanların birilerini sırtlamasına bir yere kadar sabredersiniz. İşte bu noktada hoşgörü de biter.
Örneğin;
Bir ürünün siparişinin alınma aşamasını düşünün. Kendi işimde birbirinin benzeri gibi görünen ancak farklı kodlara sahip birçok el aleti üretilmektedir. Siparişi alan arkadaşımız yanlış bir ürünün kodunu girdiğinde, bunun üretimden, muhasebeye, nakliyattan ihracata kadar birçok birime yansıması olumsuz olacaktır. Sonuçta da; zaman kaybı, maddi kayıp, müşteri kaybı…
Bu gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Tabi ki bunlar mükemmel hatalar değil. Bunlar, olağan hayatın içinden hepimizin birebir yaşadığı hatalar.
HATANIN MÜKEMMELİ Mİ olurmuş? diyebilirsiniz. Hata hatadır da diyebilirsiniz. Ancak hayatta öyle hatalar vardır ki, size kırmızı kurdelayı taktırır, elmanızı kızartır. Bu hatalar için darısı başımıza diyebiliriz.
Örneğin yanlış bir otobüse binip, orada hayatınızın aşkıyla tanışabilirsiniz. Bu sizin için mükemmel bir hatadır. Veya davranışsal anlamda bir hata yaparsınız. Aslında sonuçlarının ne kadar hayırlı olduğunu sonrasında görürsünüz. Bu da mükemmel bir hatadır. Birisine çok inanırsınız, çok güvenirsiniz. Ancak gün gelir, sizi yarı yolda bırakır. Hepimizin başına gelmiştir.
Diğer insanlara temkinli yaklaşmayı öğrendiğinizde bu sizin için artık mükemmel bir hatadır. Siz yine tüm saflığınızla inanmayı tercih ettiğinizde de; bu artık tekrarlanan hatalar ve üzüntüler silsilesine dönüşür.
ODAMIZIN MÜKEMMEL HATASI
Konuşmama, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın kalite yolcuğu ile başlamıştım. Oda olarak 2012 yılında Ege Bölgesi Kalite Ödülü’ne aday olduk. Ödülü çok istiyorduk. Alacağımıza da çok inanmıştık. Sonuçta, bir alt kategori olan başarı ödülünü aldığımızda, mükemmel bir hata yaptığımızı fark ettik. Doğru yoldaydık, personelimiz de yönetimimiz de çalışmalara sahip çıkmıştı. Ancak eksiklerimiz, yanlışlarımız çoktu. Ve pes etmedik, yine aday olduk.
Hatalarımızı önümüze koyduk, yönetim olarak bizler de, her türlü desteği personelimize sağladık ve bugüne geldik. Ümit ediyorum ki, yarın biz, mükemmel hatamızın en güzel ödülünü alacağız.
BİR BİLİM ADAMININ TECRÜBESİYLE DEVAM EDELİM İSTİYORUM:
Düşününüz ki, iki bin deney yapan ve vazgeçmeyen her hatasından sonra farklı bir uygulama yapan bir bilim adamı olmasaydı, biz ampulle tanışabilir miydik?
Thomas Edison der ki; "Dehanın %99'u ter, %1'i ilhamdır." İki bin deney yapan birisi için dökülen terin anlamı kuşkusuz çok büyüktür. O nedenle biz de diyoruz ki devir artık alın teri devri değil, akıl teri devridir.
Teknoloji, insan hatasını ve emeğini her geçen gün en aza indirgemek için çok hızlı gelişmektedir. Ancak insan aklına, dünden daha çok ihtiyaç duymaktayız. Hatayı mükemmele çevirecek olan da, insanın aklını nasıl kullandığıdır. Bildiğiniz gibi zeka ve akıl farklı kavramlardır.
Hangisine sahip olursanız olun, onu doğru yerde, doğru zamanda kullanmadığınız zaman sizin hatalarınız sadece tekrarlanan hatalar olarak anılmaktan öteye gitmez. Sizin gideceğiniz yol da sınırlıdır. Ortaya koyacağınız değerler de ya birkaç tanedir ya da hiç yoktur.
Unutmayalım ki; hata yapmayan, hiçbir şey keşfedemez. (Samuel Smiles)
Fakir bir genç, ekmek kazanma mücadelesi içinde, bulduğu bedava sanat kursunda meslek edinmeye karar verir. Çizimini geliştirir. Geceleri çalıştığı bir depoda aslında çalışmasından vakit çalarak, minik bir fareyle zaman öldürür. Dakikalarca fareyi seyreder. Ancak o bu hatasını öyle bir kullanır ki, bir gece onu kağıda çiziverir... Dünya çocuklarının sevgilisi Mickey Mouse o gece doğmuştur. WALT DİSNEY artık ünlü ve zengin bir adamdır.
GİRİŞİMCİLİK
Biz girişimciliği çok önemsiyoruz. Girişimci adaylarımızın hatalarını da aynı şekilde önemsiyoruz. Yeter ki pes etmesinler.
Çünkü GİRİŞİMCİLİK; bir ülkenin kalkınması ve zenginleşmesini hızlandıran önemli bir unsurdur. Fırsatları görebilmek, analiz edebilmektir. Özellikle de bizim gibi genç nüfus avantajı olan ülkeler için, işsizliğin çözümünün girişimcilik olduğu akıllardan çıkmamalıdır.
Türkiye’de her 100 erkeğe karşın 6 girişimci kadın bulunmaktadır. Bu aradaki farkın kapanması en büyük dileğimdir. Çünkü bizler gelecek gördüğümüz girişimciliğin toplumun her katmanına yaygınlaşmasını istiyoruz.
O nedenle de, gençlere, büyük yolculukların küçük adımlarla başladığını unutmadan, istediklerini hayal etmelerini ve bu yolda devam etmelerini özellikle önerebilirim. Eğer başarı hikayelerini okurlarsa, hiç kimsenin merdivenleri koşarcasına çıkmadığını göreceklerdir.
Başarısız olmaktan korkmasınlar. Gerek kişisel, gerekse mesleki anlamda kendilerini geliştirerek, farklılık yaratabilmelidirler.
Winston Churchill der ki: her adam hata yapar, ama sadece akıllı bir adam bunlardan öğrenir.
Hayatınızdaki tüm hataların, mükemmel hatalardan ibaret olmasını diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ender YORGANCILAR
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı