Sayın Başkanlar,
Değerli Konuklar,
Basınımızın Kıymetli Temsilcileri
Şahsım ve Ege Bölgesi Sanayi Odası adına, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
91.’sı düzenlenen İzmirimizin markası İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Panelimize hoş geldiniz.
Koordinatörlüğünü Ticaret Bakanlığımızın yaptığı organizasyonda öncelikle emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Odamız ev sahipliğinde düzenlenen, Moderatörlüğünü yapacağım panelimizde “DEĞİŞEN DÜNYADA TARIM VE GIDANIN GELECEĞİ” konusunu çok değerli konuşmacılarımızla değerlendirmeye ve 75 dakikaya sığdırmaya çalışacağız.
Her bir konuşmacımızın 10 dakikalık bir sunuş hakkı olacak. Daha sonra soru-cevap bölümünde gelen sorulara göre minimum 5’er dakika daha kullanılacak. Sizler de sorularınızı canlı izlediğiniz linkteki bu Panelin tanıtım sayfasından SORU SOR butonundan, kime yönelttiğinizi belirterek, kısa ve net olacak şekilde iletebilirsiniz. Önceden katılım formlarında belirtilen soruları da dikkate alacağız. Faydalı bir toplantı olmasını diliyorum. Konuşmacılarımızın detaylı özgeçmişlerine İzmir işgünleri web sayfasından ulaşabilirsiniz.
Davetimizi kabul etme nezaketinde bulundukları için konuşma sırasına göre; Ege Ünv. Ziraat Fak. Dekanı Sn. Prof. Dr. Banu YÜCEL’e
Yaşar Holding YK Başkanı Sn. Feyhan YAŞAR’a
ABD Ankara Büyükelçiliği Tarım Müşaviri Sn. Michael G.FRANCOM’a
Şili Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Sn. Rodrigo E. ARCOS’a çok teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.
Sözü konuşmacılara vermeden önce kısa bir girizgah yapmak isterim.
Önce Pandemi, ardından Rusya-Ukrayna savaşı ve hızlanan iklim değişikliği tarımı, tarımsal üretimi, gıda arz güvenliğini öne çıkarmış ve bugün İzmir iş günlerinin de ana gündemi olmuştur.
Dünya Ekonomik Forumu, tarafından her sene Davos Zirvesi öncesinde yayınlanan riskleri ben de her Ocak Meclis toplantımızda üyelerimizle paylaşıyorum. Ve orada çok net olarak görüyoruz ki, ekstrem iklim olayları ilk 10 içinde hızla yükselerek son toplantıda ilk sıraya yerleşti.
Tarımsal üretimi direkt etkileyen ekstrem iklim olaylarına, bitmeyen salgın, yüksek enflasyon ve resesyon beklentileri de eklenince küresel ekonomi hiç olmadığı kadar bir belirsizliğin içine girdi. Bu belirsizlikte tarım politikaları ülkelerin çıkış sürecini hızlandıracak öneme sahiptir.
Dünyanın en geniş tarımsal üretim çeşitliliğine sahip ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ülkemizde hemen hemen her ürün yetişebilmektedir. Böyle bir süreçte bu çok önemli bir avantajdır. Ancak, son yıllarda üretim potansiyelimizi kullanmadığımız gibi dışa bağımlılığımız da giderek arttı. Bu nedenle, Tarımsal üretim potansiyelini tamamıyla kullanmaya imkan verecek bir yatırımsal üretim planlaması yapılmalı, tarımsal üretim teşvik edilmeli ve çiftçileri üretime motive edecek en az beş yıllık destekleme programı açıklanmalıdır.
Anadolu’da özellikle engebeli küçük arazili köylerden nüfusun çekilmesi köydeki son tapu sahibi yaşlıların ölmesi, verasetçilerin köyde yaşamaması, tarım arazileri verasetle çok sahipli olup arazilerin atıl kalması gibi sorunlar mevcuttur. Bu arazilerin üretime katılabilmesi için hem özel kanunlar (toplulaştırma gibi) hem de tanımlanmış özel teşviklerin gündeme getirilmesinde fayda görüyorum.
Şehirlerde ticari olarak üretilmeyen, yüksek rakımlı, küçük köylerde doğada kendiliğinden yetişen,
Çiğ ve pişmiş yenilebilen otlar, otların tohumları, kökler, yumrular, doğal meyveler ve mantarlar İçin özel toplama ve geliştirme teşvikleri organize edilmelidir.
Gıdalar da;
1.Bitki ve meyvelerin, verimliliğini artırmak için tarımda kullanılan, gübrelerin, hormonların ve ilaçların risklerinin çok iyi kontrol edilmesi ve önlemlerin alınması,
2.Hile karıştırılmış gıdalara karşı ciddi önlemler alınması,
3.Gıdalarda raf ömrünü uzatmak için uygulamalarda gıdanın içindeki yararlı bakterilerin, mineral ve vitaminlerin yok edilmemesi konusunun gündeme getirilmesi önemlidir.
Tüm bu adımlar ile ikinci yüzyılın İktisat Kongresinin gerçekleştirileceği İzmir’de de, tarımsal potansiyel harekete geçirilecek ve fark yaratılacaktır.
Bu kapsamda; 3 büyük tarım havzasına ev sahipliği yapan başta İzmir olmak üzere, Türkiye süreç itibari ile değişen tarım sektöründen nasıl etkileniyor? Türkiye vizyonu için yeni bir tarım hikayesi gerekir mi? Bölgemiz açısından nasıl bir değerlendirme yapılabilir sorularına cevap almak üzere sözü Sayın Hocamıza bırakmak istiyorum.
TÜBİTAK tarafından yedi kez ve EBİLTEM tarafından iki kez “Ulusal Bilim Teşvik Ödülü” almış, çok sayıda ulusal ve uluslararası konferanslara katılmış, Ulusal ve Uluslararası destekli çeşitli projelerde yürütücü ve araştırıcı olarak çalışmış, “Kırsal Kalkınma Projesi” kapsamında İzmir yöresinde her ilçede, özellikle kadın üreticilerin arıcılık alanında meslek sahibi olmasını sağlamış, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı hocamız Sn. Prof. Dr. Banu YÜCEL buyurunuz:
Sayın Hocamıza çok teşekkür ediyorum.
Covid-19’un bize öğrettiği belki de en önemli husus, kendi kendine yetebilme becerisidir. Sağlıklı gıdaya ulaşımın gündemde olduğu bir süreçte; yeniden ve güçlü bir yerlileşme politikası, hem içerde, hem dışarda bize ciddi bir kazanç sağlayacaktır.
Dünyanın geleceği ve açlığın engellenmesi için, az maliyetle daha büyük hasıla elde edilebilecek tarım politikalarının geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu da bizi, dijital tarım ve gıda politikalarına yönlendiriyor.
Tarım 5.0, tarımda bir taraftan yapay zeka ve nesnelerin interneti teknolojilerinin kullanımını, bir taraftan da tarımsal üretim için gerekli enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılandığı, “akıllı tarım” sistemini ifade ediyor.
Mc Kinsey tarafından hazırlanan güncel bir rapora göre 2030’da küresel akıllı tarım ekonomisinin toplamda yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir ekonomiye ulaşması bekleniyor.
Biz Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, 2018 yılında fikir tohumlarını ektiğimiz sonrasında İzmir’deki kurum ve kuruluşlarla güzel bir işbirliği içinde olduğumuz tarıma dayalı ihtisas OSB’lerin ilki olan ve Avrupa’nın en büyük jeotermal ısıtmalı olacak Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi temel atma törenini gerçekleştirdik.
Başbakan, 28. Dönem TBMM Başkanı Sayın Binali YILDIRIM, Sayın Bakan, milletvekilleri ve yerel mülki amirlerimizin katılımları ile İzmir için çok önemli bir döneme adım attık. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Unutmayalım ki, artık, dünyada şehirler yarışıyor ve ülkeler şehirleri ile kalkınıyor. Yerelden kalkınma adına en somut, en sürdürülebilir projelerden biridir.
Bu noktada; yerelden kalkınmada Bölgemize ve ülkemize başta gıda sektöründe olmak üzere üretimleri ile çok önemli katkı koyan, ihracat yaparak döviz kazandıran, istihdam sağlayan 95 YILLIK BİR BAŞARI HİKAYESİNE SAHİP bir ailenin üyesine söz vermek istiyorum.
TÜSİAD, TOBB, DEİK gibi birçok kuruluşun içinde yer alan, Odamız meclis üyesi olan çekirdekten yetişerek bugün Yaşar Holding YK Başkanı olan Sn. Feyhan YAŞAR “Tarımsal potansiyelimizi daha iyi kullanabilmek için nasıl bir değişim, dönüşüm” gerçekleştirilmesi gerektiğini özel sektör gözü ile bizlere anlatacak.
Buyurun Feyhan hanım
Feyhan hanıma çok teşekkür ediyoruz.
Değerli Konuklar,
Küresel gelişmelerden de yola çıkarak; “YENİ BİR SANAYİ-ÜRETİM HİKAYESİNİN VE HEYECANININ HAYATA GEÇİRİLMESİNE İHTİYACIMIZ OLDUĞU’nu uzun bir süredir ifade ediyoruz. Pandemi süreci ve özellikle de yaşadığımız gıda arz güvenliği bunu artık zorunlu hale getirmiştir.
Bunu başarabilen ülkeler, küresel ekonomide de lider ülkelerdir.
ABD’nin, Çin ile birlikte dünyanın en çok tarımsal üretim yapan iki ülkesinden biri olması da tesadüf değildir. ABD tarımında buğday üretimi ilk sıralarda yer alıyor ve aynı zamanda dünyanın en büyük 3 buğday ihracatçısından biri olarak dikkat çekiyor. Toplam tarımsal ihracatta ise dünyada ilk sırada yer alan ABD’nin buğday dışında en çok ihraç ettiği diğer tarım ürünleri: Soya, mısır, et ürünleri, işlenmiş gıda, günlük süt ürünleri ve pamuk ürünleridir.
Bu kapsamda; Tarım Ticareti ve Gıda Güvenliği’ne ilişkin değerli görüşlerini almak üzere ABD Ankara Büyükelçiliği Tarım Müşaviri Sn. Michael G.FRANCOM’a bağlanıyoruz.
Buyurun Sn. Michael G.FRANCOM
Sn. Francom’a çok teşekkür ediyoruz.
Değerli Konuklar,
2000-2019 yılları arasında dünya genelinde tarım arazileri 127 milyon hektar, orman arazileri 97 milyon hektar azaldı. Su kıtlığı da giderek yaygınlaşıyor. Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’da su kıtlığı %100’e yakın oranlarda seyrediyor. Avrupa kıtası da, son 500 yılın en büyük kuraklığıyla yüzleşiyor.
Tarım arazileri bu kadar azalırken, neredeyse İstanbul kadar nüfusa, Türkiye kadar yüzölçümüne sahip Şili, tarımsal ürün ihracatında dünyadaki ilk 10 ülkeden biri olarak dikkat çekiyor. Temel tarım ürünleri; şarap, taze meyve, süt, et ve balıkçılık ürünleri.. Şili’nin tarımda küresel liderlerden biri olması, 1990’dan beri artan bir seyirde net tarım ihracatçısı olmasını da sağladı. İşte bugün bu başarı hikayesine belki biraz değinecek olan, Tarım Ticareti’ne: Güney’den bir bakış sunacak Şili Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Sn. Rodrigo E. ARCOS’a bağlanıyoruz.
Sayın Büyükelçimize çok teşekkür ediyoruz.
İKİNCİ TURDA izleyicilerden gelen soruları alacağız. Veya son eklemek istediğiniz bir konu varsa onu da bu turda kısaca alabiliriz.
Panelimizin sonuna geldik. Değerli görüşlerini bizlerle paylaşan katılımcılara ve bizleri yalnız bırakmayan dinleyicilere çok teşekkür ediyorum.